5 Mayıs 2016 Perşembe

OSMANLIDA SANAT



KÜNDEKARİ


Kündekârî tekniğinde bir ahşap iskelet üzerinde yan yana getirilen geometrik mahiyetteki ahşap parçalarla bunları birbirine bağlayan oluklu ahşap kirişler tutkal ya da çivi kullanılmaksızın iç içe geçirilmek suretiyle eser tamamlanır. Dolayısıyla iklim şartları ve zamanın getirdiği eskime ile bu parçalar kuruyup ufalsa da yerinden düşüp ayrılmaz. Bu tekniğe “kündekârî” diyoruz. Günümüze kadar korunarak gelmiş ahşap minberler içinde kündekârî tekniğiyle yapılmış kıymetli örnekler vardır. Konya Alâeddin Camii’nin Ahlatlı bir ustaya ait 1155 tarihli, Siirt Ulucamii’nin Abdülfettah isimli bir ustaya ait 1191 tarihli, Divriği Ulucamii’nin Tiflisli Ahmed’e ait 1241 tarihli minberleri bunlar arasında sayılabilir. XII-XIV. yüzyıllara ait Alâeddin Camii, Malatya ve Kayseri Ulucamii ile Ankara Aslanhane Camii minberleri, Birgi Ulucamii pencere kanatları, Ankara’daki Hacı Bayram Türbe kapısı ile Ahî Şerefeddin sandukası da Anadolu’daki Türk ahşap işçiliğinin derin oyma tekniğindeki en eski ve nefis örnekleri arasındadır. Yıldız parçalarını birbirine bağlayan çıtaların çivilerle zemine monte edildiği bir yalancı kündekârî ile kündekârî görünümlü ancak tüm parçaların oyularak tek zeminde oluşturulduğu kabartmalı bir başka yalancı kündekârî daha söz konusudur. Ancak bu türden eserler zaman içindeki ısı ve rutubet değişikliklerinin, sıcaklık ve soğukluk farklarının ahşapta oluşturduğu hareketlenmeye dayanıklı değildirler.


  




HAT SANATI


Klasik dönem Osmanlı sanatlarındandır.
Arap harflerinin kullanılmasıyla yapılan güzel yazı yazma sanatıdır.
Hat sanatçısına HATTAT denir.
İslamiyette hoş karşılanmayan resim sanatının yerine gelişme göstermiştir.

  ÖNEMLİ HATTATLAR
  • ŞEYH HAMDULLAH 
  • HAFIZ OSMAN 
  • AHMET AKŞEMSETTİN KARAHİSARİ
  • MUSTAFA RAKIM
  • MAHMUT CELALEDDİN EFENDİ

 HAT ÇEŞİTLERİ: RİKA, NESİH, KÜFİ, CELİ, REYHANİ, TEVKİ, TALİK, DİVANİ, MUHAKKAK İCAZA,MAKİİ


 




TEZHİP SANATI

Klasik dönem Osmanlı sanatlarındandır.
Arapça tezhip; “altınlamak”, “yaldızlama”, “bezeme”, yazma kitapların sayfalarına, hat levhalarına, murakkalara, hatta tuğraların üst taraflarına altın tozu ve boya ile yapılan her türlü bezeme. Sözcük yalnız altınla yapılanın dışında, toprak boyalarla yapılan bezemeler için de kullanılır. Yalnız altınla yapılan tezhibe “halkari” denir. Tezhip yapan sanatçıya “müzehhib” tezhiplenmiş yapıta da “müzehheb” adı verilir.

En Önemli temsilcisi
  • KARA MEHMET




MİNYATÜR SANATI


  • Klasik dönem Osmanlı sanatlarındandır.
  • Işık ve gölge düzenlemesi dikkate alınmadan nesneler arasındaki boyut farkı dikkate alınmadan el yazması kitaplarının metnini açıklamak için yapılan resim türüdür.
  • Osmanlıda resim yerine Minyatür tercih edilmiştir.
  • Kişilerin büyüklüğü makamlarına göre çizilir.
  • SURNAME ve HÜNERNAME önemli minyatür barındıran eserlerdir.

 ÖNEMLİ MİNYATÜRCÜLER:
  • MAKRAKÇI NASUH ( Kanuni Döneminin en önemli minyatür sanatçısı )
  • NİGARİ
  • NAKKAŞ OSMAN 
  • LEVNİ ( Lale Devrinin en önemli sanatçısı )


Matrakçı Nasuh'un Eserleri









EBRU SANATI



Ebru, bir fırça ile boyaların su üzerine serpiştirilmesiyle yapılan bir sanattır. Osmanlı’da elde edilen ebru kâğıdı, kitap ciltlemesinde de kullanıldı.

Tarihi tesbit edilmiş en eski ebru 1447 yılına ait olup, Topkapı Sarayı’nda bulunmaktadır. Osmanlı döneminde birçok ebruzen yetişti. Bu dönemde ebrulu kâğıtlar devlet belgeleri ve resmî yazışmalarda zemin olarak kullanıldı. Buradaki başlıca amaç estetik değerlerin yanı sıra tahrifat girişimini engellemeyi amaçlamaktı. Bugün çek, senet ve kâğıt paralar üzerindeki karmaşık desenlerin mantığı buna dayanır.

Ebru tarihinde bugüne kadar tespit edilebilen ilk Ebruzen Mehmed Efendi’ydi. Ebru tarihinde diğer önemli üstatlardan biri de Ayasofya Hatibi’ydi. Günümüzde “Hatip” adı ile anılan ebru türünü geliştirdiğinden bu adla anılır oldu.
1846 yılında vefat ettiğini bildiğimiz Şeyh Sadık Efendi’nin, Ebru Sanatı’nı Buhara’da öğrendiği ve iki oğlu Edhem ve Nazif Efendilere de öğrettiği bilinir.








ÇİNİ ( SIRÇA ) SANATI 


Klasik dönem Osmanlı sanatlarındandır.

Çini toprağın pişirildikten sonra şekil verilip kap-kacak, tabak, vazo vb. eşyalar üretilmesine dayalı bir sistemdir.

Aynı zamanda fayans porselen tabak seramik gibi eşyaların süslenmesinde kullanılan bir yüzü sırlı renkli dekor ve motiflerle işlenmiş kaplama malzemesine bu malzemeyle işlenmiş eşyalara çini bu süsleme işine de çinicilik denir.

Osmanlı Çinicilik sanatının ilk örneği İZNİK YEŞİL CAMİİ'DİR. ( 1378 ) 

Bursa'daki Yeşil Türbe, Edirne'deki Muradiye Camii, Topkapı Sarayındaki Çinili Köşk Osmanlı çini sanatının örneklerini taşıyan önemli eserlerdir.

İznik, Kütahya, İstanbul çinicilik sanatının geliştiği en önemli şehirlerdir.


BURSA YEŞİL TÜRBE ÖRNEKLERİ:









RESİM


Batı etkisiyle gelişen Osmanlı sanatlarındandır.

İslam'ın resmi yasaklaması nedeniyle Osmanlıda gelişme alanı bulamamıştır. Resim sanatı yerine minyatür gelişme göstermiştir.

Osmanlı Devletinde portresini yaptıran ilk Osmanlı Padişahı FATİH'TİR. Bu resmi İtalyan ressam BELLİNİ yapmıştır.

Fatih zamanında ilk defa İtalya'ya resim öğrenmesi için öğrenci gönderilmiştir. ( Sinan Bey )

Osmanlı'da ilk resim sergisi Abdülaziz zamanında ŞEKER AHMET PAŞA açmıştır. ( 1872 )

OSMAN HAMDİ BEY de önemli ressamlardandır. Osman Hamdi Bey ilk resim eğitimi veren okul niteliği taşıyan SANAYİİNEFİSE MEKTEBİNİN kurucusudur.

Osman Hamdi Bey ayrıca ARKEOLOJİ MÜZESİNİN de kurucusudur. 
SİLAH TACİRLERİ ve KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ Osman Hamdi Beyin önemli eserleridir.

OSMAN HAMDİ BEY'İN BAŞKA ESERLERİ ŞUNLARDIR:

  • TÜRBE KAPISI ÖNÜNDE KONUŞAN HOCALAR
  • KAHVE OCAĞI
  • HAREMDEN İKİ MÜZİSYEN KIZ
  • MİMOZALI KADIN
  • ŞEHZADE TÜRBESİNDE DERVİŞ


FATİH SULTAN MEHMET'İN BELLİNİ TARAFINDAN YAPILAN PORTRESİ












OSMAN HAMDİ BEY ESERLERİ











31 Mart 2016 Perşembe

EĞİTİM FİLMLERİ







TEHLİKELİ OYUN 


En kısa sahnesinde bile eleştiri olan bir film.Baştan sona fikir özgürlüğüne,ideolojilerin kusurlarına,her fikrin yanılma ihtimalinin olacağına ve insanları en etkileyen yerden yani kendilerine yapılan haksızlıkları örnek vererek benlik duygusuyla nasıl bir birlik oluşturulacağını gösteriyor.

Yani The Wave çok sert bir film,ne tür bir yönetim şekli olursa olsun tüm ülkelere bolca mesaj veriyor ve bence dünyanın en yararlı filmlerindendir.




   İKİ DİL BİR BAVUL 


Sade ve gösterişsiz anlatımına rağmen sürükleyici, etkileyici olmayı başarabilen bir film. Ülkenin batısındakilerin, büyük şehirlerdekilerin pek tahmin edemeyeceği bir durumdan bahsediyor film. İyi ki de bahsediyor. Böylece bizler de bir şeyler öğreniyor ve şahit oluyoruz.Çocukların hepsi çok sevimli bir kere. Öğretmenleri ile geçirdikleri ilk yıllarına odaklanıyoruz. İzlemesi keyifli ve hafif bir film gibi dursa da, bittikten sonra yorumlayacak ve gözlemleyecek çok şey bırakıyor bizlere. 


 3 İDİOTS



Öncelikle benim düştüğüm gibi Hindistan yapımı bir film çok sıkıcıdır kötüdür diye düşünüp ön yargılı olup izlemekten vazgeçmeyin ertelemeyin çok pişman olursunuz. Film sonuna kadar izleyiciyi kendine tutmayı başarıyor hem öğrenci hem öğretmenler için izlenecek yararlı bir film olduğunu düşünüyorum.
  

DAS EXPERİMENT



Hapishane de geçen bir Deney filmidir. Film para uğruna insanları bir hücreye tıkıp olanları kaydetmeye odaklı geçer birbirini başta tanımayan insanların gardiyan suçlu düzeni oluşturulmasıyla başlar. Daha sonraları ellerinde yetki bulunduran insanların aslında suçsuz olan insanlara kötü davranmasıyla mahkumlarında onlara verdiği tepkileri ölçen izlenilesi bir deney filmidir.

THE EXPERİMENT



Film Das Experimentin ABD versiyonudur il filme göre yapmacık olsa da ilk filmi izlemeyenler için fikir sahibi oluşturmaktadır. Tavsiyem Alman yapımını izlemeleridir.


İMPARATORLAR KULÜBÜ



Öncelikle Kevin Cline idealist ve prensip sahibi öğretmen tipini mükemmel canlandırmış. Bu tarz filmlerde öğretmen genelde yola gelmeyecek öğrencileri bir şekilde düzeltip idealize etmeyi başarır ama bu filmde böyle bir klişe söz konusu değil onun için diğerlerine göre bir adım öne çıkıyor. Film aynı zamanda dünyayı yönetecek insanların nasıl yetiştirildiğini gözler önüne seriyor. Tarih bilincinin yerleştirilmesi ve tarihten dersler alınarak geleceğe yön verebilmek filmde güzel işlenmiş. Prensipli öğretmenin çocuğa diploma verirken ilk defa yenildim demesi filmin can alıcı noktasıydı. Ben filmi oldukça başarılı buldum eğitimcilerin bu filmi izlemesini şiddetle tavsiye ederim.

ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ



Olaylara ve hayata bakış açısının nasıl olması gerektiği üzerine kurgulanmış, baskı altına alınmış düşünceler veya duygular yerine daha çok kişilerin fikirsel ve duygusal açıdan özgürlüğünü anlatan çok iyi bir film.Bazen olayları daha iyi yorumlamak için farklı pencerelerden bakmayı söyleyen bu yapım herkes tarafından izlenmeli. Eğitim üzerine ender filmlerden birisi diyebilirim.
Eğitimin amacı ''özgür düşünen beyinler'' yaratmaktır... Filmin temposu oldukça durağan izlediğiniz sırada sıkılabilirsin ama sizi temin ederim ki verdiği mesajlar yönünden oldukça tatmin olacaksınız.

TEMPLE GRANDİN



Arşivlik bir filim, konusuyla ve her şeyiyle. Otistiklerin beyni incelenmeli ve görsel hafızayı bu kadar iyi yapan şeyin ne olduğu keşfedilmeli, otistiklerin tek sorunu uyum sorunu ve sorunun da quantum çağında aşılabileceğini düşünüyorum.
Herkese iyi seyirler, kaçırmayın, hiç bitmemesini isteyeceksiniz

 THE HUNT



Çok kaliteli, harika bir film. Farklı bakış açıları, farklı yorumlar. Her dakikaya sirayet etmiş bir oturaklılık. Hem gerilimli, hem sakin ve sade sahnelerin iç içe başarılı bir biçimde yedirilmesi. Her biri üzerine konuşulabilecek karakterler. Ve kusursuz bir atmosfer. Akademi adaylığını sonuna kadar hak etmiş. Senenin önemli filmlerinden. İzlenmesi gereken, tam bir "Avrupa filmi". Bittikten sonra etrafınızdakilerle yorumlayın, daha bir özümseyecek ve hayran kalacaksınız.


ENTRE LES MURS



Filmin gerçekçiliği en üst seviyede, doğal ve başarılı oyunculuklar, eğitim sistemine yönelik sivri eleştiriler, zekice diyaloglar.Oldukça sağlam ve kendine güvenen bir film olmuş.
Yapaylıktan uzak, seyirciyi hikâyenin, oyunculuğun, bir bütün olarak kurgunun sarmaladığı, son zamanlarda seyrettiğim en iyi film. Klişelerden olabildiğince uzak bir anlatım tercih edilmiş, belki onu diğerlerinden ayıran en temel özelliği de bu. Filmde hiç müzik yok, tıpkı gerçek hayatta olduğu 


DETACHMENT


Yönetmen Detachment ile gerçekçi, vurucu, hayatın içinden ve bir o kadar da karamsar bir film kazandırmış sinema dünyasına. Film her ne kadar sanat filmi kıvamında ve kopukluğunda olsa da her bir sahnesinden özlü söz çıkarabileceğiniz diyaloglarıyla beni benden aldı. Adrien Brody nin ana hikayesinin yanında her bir yan karakterin kısa hikayesi ve iç çatışması filmi sıkılmadan izleyebileceğimiz güzel bir filme dönüştürmüş. Yönetmenin, hem öğretmenin iç dünyasına girmesi hem de öğrencinin bakış açısı ile hikayeyi işlemesi filme tek bir ortak düşünce ile izlemememizi ve karakterler, olaylar üzerine çokça düşünebilmemizi, yorum yapabilmemizi sağlıyor. Oyunculuk açısından Hüzünbaz Öğretmen Henry Barthes olarak Adrien Brody çok yakışmış filme ve gerçekten en başarılı performanslarından birini ortaya koymuş. Ayrıca ilk defa bu filmde izleme fırsatı bulduğum Sami Gayle (Erica) güzel ve çocuksu Erica karakteri ile en dikkat çeken oyunculardan Detachment’ta. Sami Gayle ismini gelecek yıllarda çokça duyacamığızın garantisini verebilirim. İşin özüne gelirsek farklı, gerçek, vurucu film ve başarılı oyunculuklar izlemek istiyorsanız bu filmi mutlaka izleyin.


HER ÇOCUK ÖZELDİR



Klasik aamir khan filmi diyebilirim.Filmi her bireyin ve her eğitimcinin izlemesini şiddetle tavsiye ederim.


CANIM ÖĞRETMENİM




Montreal'de Cezayirli bir göçmen olan Bachir Lazhar, çok sevilen ve sınıfta gerçekleştirdiği intihar sonucu ölen bir ilkokul öğretmeninin yerine geçmek üzere çarçabuk işe alınmıştır. Yavaş yavaş , okulu ve öğrencilerini tanımaya başlar ve onları tanıdıkça onlara bağlanır. İlk günden ortaya çıkan aralarındaki kültürel boşluk bile bir yerden sonra göze batmaz hale gelir. Sınıf yavaş bir iyileşme süreci geçirirken kimse Bachir'in acılı geçmişinden hiç kimse şüphe etmemektedir. Fakat bu geçmiş öylesine rahatsız edicidir ki eğer öğrenilirse sonuçları Bachir'in ülkeden atılmasına kadar gidebilir.



14 Aralık 2013 Cumartesi

Türkiye Fiziki Coğrafya Sözlüğü





Atmosfer: Yer yuvarlağını çeviren gaz örtüsüne denir.
Atmosfer Basıncı: Atmosferin etrafına uyguladığı her yönden basınca denir.
Akarsu: Kendine özgü bir yatak içinde akan yer altında veya yüzeyde devamlı veya zaman zaman suya denir.
Akım: Bir akarsuyun yatağından geçen su hacminin metre saniye bakımından değeridir.
Akifer: Yeraltı suyunu tutan ve ileten kayaç ortamına Akifer denir.
Alize: Tropikal bölgelerde sürekli rüzgârlara verilen isme denir.
Alüvyon: Akarsuyun taşıdığı çok ince taneli kum balçık gibi maddelerin çakıllarla birleşip oluşturduğu yığın.
Ada: Etrafı denizlerle çevrili kara parçasına denir.
Ağız: Bir akarsuyun başka bir akarsuya, bir göle, bir denize döküldüğü yere denir.
Akarsu aşındırması: Bir akarsuyun geçtiği yatak boyunca dibe, yana yaptığı kemirme hareketine denir.
Akarsu biriktirmesi: Bir akarsuyun hızının azaldığı yerde yaptığı yığılmaya denir.
Akarsu havzası: Bir akarsuyun sularını topladığı bölgeye denir.
Akarsu sekisi: Akarsu tarafından yana aşındırma sonucu oluşan basamaklı şekle denir.
Akarsu yatağı: Bir akarsuyun aktığı yere denir.
Akış hızı: Akarsuyun çeşitli sebeplere bağlı olarak yaptığı akma biçimi.
Akış rejimi: Bir akarsuyun ortalama geçirdiği niceliğinin mevsimlere ve yağış koşullarına uygun olarak oluşan ve her yıl yinelenen gidişidir.
Anakara: Denizlerle kuşatılmış büyük kara parçalarına denir.
Ark: Suyu belli bir yöne akıtmak için kazılan kanaldan küçük suyoludur.
Aşınma: Yer kabuğunu oluşturan kayaların akarsular, buzullar, rüzgârlar, dalgalar gibi dış etmenlerin etkisiyle yıpranması veya erimesi durumuna denir.
Aşırı doyma: Sıcaklığına göre taşıyabileceğinden çok su buharı içeren hava kütlesinin durumudur.
Asteorid: Küçük gezegen
Aydınlanma çemberi: Dünya’nın karanlık ve aydınlık olan kısımlarını ayıran sınırdır.
Alüvyal topraklar: Akarsuların geçtiği yerlerde aşındırdıkları toprakları biriktirmesi sonucu oluşan topraklarıdır.
Açısal hız: Dairesel hareket yapan Dünya üzerindeki herhangi bir noktanın birim zamanında yaptığı dönüş açısıdır.
Akıntı: Havanın ya da suyun herhangi bir yöne doğru hareket etmesidir.
Alçak enlemler: Ekvator ile orta kuşak arasındaki enlemlerdir.
Artezyen: Basınçlı yeraltı sularıdır. İki geçirimsiz tabaka arasındaki geçirimli tabaka da bulunan sudur.
Azonal topraklar: Katmanları olmayan topraklara denir.
Akarsu ağı: Bir ırmak ve kollarıyla bunlara karışan çok sayıda derelerin birleşmesinden doğmuş akan suyolları ağı.
Ablasyon: Buzulların eridiği ve buharlaştığı sahaya denir.
Abrazyon: Dalga aşındırması.
Adacık: Çok küçük adaya verilen isimdir.
Adatepe: Düzlükler içinde olan tepelere denir.
Adayayı: Karanın önünde sıralanan adalar.
Aklan: Bir ülkenin veya herhangi bir yerin denize doğru eğimi.
Alçıtaşı: Jips.
Alokton: Yerin hareketlerine bağlı olarak oluştuğu yerden başka yere taşınmış kayaçlara verilen isimdir.
Alpin bitki: Ağaç yetişme sınırının üstündeki otsu bitkiler.
Antisiklon: Hava basıncının 1033 mb’ın üzerindeki basınç durumuna denir.
Boğaz: 1) Akarsuların aşındırma sonucu açtığı dar ve derin vadi. 2) Denizleri birbirine bağlayan su geçidi.
Basınç: Havadaki su buharının ve gazların cisimler üzerine uyguladığı ağırlığa denir.
Bakı: Bir dağ yamacının güneş ışınlarını almasına göre olduğu konuma denir
Barkan: Çöllerde rüzgârın estiği yöne dikey oluşan ay biçiminde ki kumul.
Başkalaşım: Herhangi bir kütlenin fiziki ve kimya olarak değişmesine denir.
Biyosfer: Üzerinde hayat olan yeryüzü küresine denir.
Boylam: Bir yerden geçen meridyen ile başlangıç meridyeni arasındaki açı.
Buzul: Kutup bölgelerinde veya dağ tepelerinde bulunan buz kütlesine denir.
Biyom: Herhangi bir doğal ortamda bulunan canlı yaşamıdır.
Bağıl nemlilik: Belli bir sıcaklıkta 1 m3 havanın taşıyabileceği nem miktarına denir.
Bağıl yükseklik: Yeryüzünde bir yerin veya noktanın başka bir yere göre olan yüksekliğidir.
Balçık: İçinde farklı maddeler bulunan koyu killi çamur.
Baraj: Suyu toplamak için akarsu önüne yapılan bent.
Baraj gölü: Akarsuyu üzerinde kurulan barajın gerisinde biriktirdiği sulara göl denir.
Bataklık: akıntısı olan belli bir çanağı olmayan otlarla veya başka maddelerle kaplı su topluluğudur.
Batolit: Yeraltında çoğunlukla geniş bir alan kaplayan üst yüzü kubbemsi kabarık derinlik kayası kütlesidir.
Bel: Sıradağlar üzerinde geçit veren az yüksek yer.
Birikinti: Dış etmenler tarafından herhangi bir maddenin sürüklenip veya uçup bir yerde üst üste birikmesine denir.
Birikinti konisi: Bir dağ yamacında aşağı doğru inen akarsuyun taşıdığı materyali koni şeklinde biriktirmesine denir.
Bitki örtüsü: Bir bölgede yetişen bitkilerin tümüne denir
Biyocoğrafya: Bitki ve hayvan türlerinin dağılımın inceleyen bilim dalı.
Boran: Şimşek ve gök gürültüsüyle ortaya çıkan sağanak yağışlı hava olayına denir.
Boyun: Birbirine ters yönde açılmış iki akarsu vadisinin en yüksek iki doruk alanındaki alanın alçak yerine denir.
Bulut: Havadaki su buharının gökyüzünde yoğunlaşması oluşan duruma denir.
Burun: Deniz ve göl kıyılarında bulunan küçük kara çıkıntısına denir.
Buz dağı: Kutup bölgelerinde birbirlerinden koparak yer değiştiren büyük buz parçası.
Başlangıç meridyeni: 0 kabul edilen Londra’nın Grenwich kentinden geçtiği kabul edilen boylam derecesi.
Bankiz: Kutup çevresindeki denizlerde suyun donmasıyla oluşan buz kütleleridir.
Bozkır: Yarı kurak ve yarı nemli yerlerde çoğunlukla kurakçıl otlardan oluşan iklim tipine denir.
Buzul gölleri: Buzullaşma döneminde buzulların aşındırması sonucu oluşan çanaklardaki göllerdir.
Bend: Suyu biriktirmek maksadıyla yapılan set.
Boyuna kıyı tipi: Dağların kıyıya paralel uzandığı kıyı tipidir.
Bora: Genellikle arkasından yağmur getiren sert ve geçici yel.
Bandlands: Kötü arazi tipidir.
Bank: Gel git yataklarıyla kara arasındaki gel git etkileme alanıdır.
Barisfer: Taşkürenin en ağır kısmı.
Barkan: Çöllerde rastlanan hilal şeklindeki kumullara verilen isimdir.
Bazalt: Yeryüzünde volkanik arazilerde rastlanan ağır ve koyu renkli lav taşıdır.
Başkalaşım: Yüksek ısı ve basınç altında kayaçların mineral ve yapılarının bozulmuş olması.
Biyojenik çökel: Ölmüş canlı kalıntılarını içeren tortullara denir.
Breş: Köşeleri yuvarlanmış iri çakılların doğal çimento ile birleşmesi sonucu oluşmuş doğal taş.
Buzultaş: Moren.
Buzulayağı:  Sirk.
Bük: Akarsu kıyılarında verimli tarlalar.
Coğrafi konum: Yeryüzünün herhangi bir alanının bulunduğu yere o alanın coğrafi konumu denir.
Cosmos: Kâinat evren.
Coğrafi koordinat sistemi: Dünya üzerindeki herhangi bir yeri topografik bir nokta olarak tanımlamayı sağlayan sistem.
Cephesel yağış: Farklı sıcaklık alanına sahip bölümlerin birleşesiye oluşan yağış tipine denir.
Cephe: Farklı özellikteki hava kütlelerinin karşılaştığı yere denir.
Camsı yapı: Volkanizma esnasında minerallerin çabucak soğumasıyla oluşan taşlara denir.
Çağ: Zaman dilimi diğer adı ise vakittir.
Çağlayan: Bir akarsuyun belli olmayan yükseklikten aktığı yer.
Çığ: Dağın bir noktasından kopup yuvarlanan ve yuvarlandıkça büyüyen kar.
Çöl: Susuz kuru kumla kaplı arazi.
Çalı: Farklı ağaç diplerinde birikmiş sapları odunsu bitki.
Çay: Derelerin birleşmesiyle oluşan akarsulara denir.
Çisenti: Toza benzer yağan yağmura denir.
Çöküntü: Jeolojik bir olay sırasında görülen çöküklük.
Çöküntü depremi: Yeraltındaki büyük oyukların tavanlarının çökmesiyle oluşan sarsıntılara denir.
Çiy: Havada bulunan nemden dolayı akşam ve gece saatlerinde yerde ya da bitkilerin üzerinde oluşan su damlacıkları.
Çöküntü ovası: Yer kabuğundaki kırılmadan dolayı oluşan ovalardır.
Çekirdek: Dünya’nın yoğunluk ve ağırlık olarak en ağır elementlerinin bulunduğu katmandır.
Çentik vadi: Akarsuların derine aşındırması sonucu oluşan ‘ V ‘ şekilli vadilere denir.
Çernezyom: Humus bakımından zengin Dünya’nın en verimli toprak çeşididir.
Çökme dolini: Yeraltında buluna mağaralarının tavanlarının incelerek çökmesi sonucu oluşan karstik şekillerdir.
Çakıltaşı: Akarsu çakıllarının çimentoyla birleşmesi sonucu oluşan taştır.
Çizgisel hız: Dairesel hareket yapan Dünya üzerinde bir noktanın birim zamanda eksen üzerinde yaptığı yer değiştirme hızı.
Çözülme: Kayaların fiziksel ya da kimyasal yönden ayrışması.
Döngü: Herhangi bir olayın birden fazla tekrarlanmasa denir.
Deniz Seviyesi: Kara ile denizin birleştiği ve yüksekliğin 0 metre olarak kabul edildiği yer.
Dağ: Yer kabuğunun çıkıntılı çevresine göre yüksek eğimli yamaçlarıyla geniş bir alana yayılan bölümlere denir.
Dalga: Genellikle okyanus deniz gibi alanlarda rüzgâr deprem gibi nedenlerden dolayı oluşan kıvrımlı devinim
Debi: Akarsu akımı
Delta: Akarsuların denize ulaştıkları yerlerde taşıdıkları maddeleri biriktirmesiyle oluşan üçgen biçimli Alüvyal ovalardır
Dolin: Kalkerli arazilerde görülen oval şekilli erime şeklidir.
Dolu: Havadaki su buharının aniden yoğunlaşması şeklinde oluşan çeşitli iriliklerde saydam buz taneleri.
Drenaj: Fazla suyun akıtılması topraktaki su oranının eşitlenmesine denir.
Düden: Kalkerli arazilerde erime sonucu oluşan daire biçimli çukurlara denir.
Dalga aşındırması: Denizde dalganın güçlü olmasından dolayı kıyıyı yıpratması durumuna denir.
Dikit: Mağaralarda tavandan damlayan kireçli suların katılaşmasıyla tabandan yukarıya doğru oluşan kalker birikintisine denir.
Doğal liman: Doğada kendiliğinden oluşan liman tipi.
Doruk: Dağ gibi yüksek yerlerin e n tepesine verilen addır.
Dönenceler: Kuzey ve Güvey Yarım kürede Ekvatordan 23˚ 27 ‘ uzaklıktan geçtiği varsayılan çemberlerdir.
Dere: Genellikle yazın kuruyan akarsuların küçüğüne denir.
Dünya: Güneş sisteminin gezegenlerinden biridir ve Güneş’e uzaklığı bakımından 3. Gezegendir.
Dev kazanı: Şelalenin döküldüğü yerde oluşmuş derin kuyu.
Dış püskürük kayaçlar: Yerin altında ya da buraya yakın yerlerde basınçsız çabucak oluşmuş kayaçlardır.
Doğal kaynak: Oluşumunda insan emeği olmayan işlendiğinde kazanç sağlayan kaynaklar.
Don olayı: Sıcaklığın 0:C nin altında düşmesiyle gerçekleşen olaydır.
Drumlin: Buzul biriktirmesi sonucu oluşan küçük tepelere denir.
Dalmaçya kıyı tipi: Kıyıya paralel uzanmış dağların çukur kısımlarının deniz suları altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir
Deprem: Yer kabuğunun içinde bulunan enerjinin sismik dalgalar şeklinde yeryüzüne atılmasına denir.
Deflasyon: Rüzgârın aşındırıp savurması.
Dere: Çaydan küçük akarsular.
Eğim: İki nokta arasında ki yatay mesafenin yükselti farkına oranı.
Ekosistem: Belli bir alanda yaşayan ve sürekli etkileşim içinde olan canlı topluluğu.
Erozyon: Toprağın dış etmenlere bağlı olarak başka yere taşınması süpürülmesi.
Epirojenez: Karaların toptan alçalması ya da yükselmesi olayına denir.
Ekinoks: Yıl içinde gece ile gündüzün eşit olduğu günlerdir. Bunlar 21 Mart ve 23 Eylül’dür.
Ekvator: Yeryuvarlağının eksenine dik olarak geçtiği ve Dünya’yı iki eşit parçaya böldüğü varsayılan çembere denir.
Endemik bitki: Yaşam alanı belli bir bölgeyle sınırlı nadir bulunan bitkidir.
Enlem: Dünya üzerinde herhangi bir yerinden geçen başlangıç paraleli olan Açısal uzaklığıdır.
Ekliptik: Dünya'nın yörüngesinden geçtiği varsayılan düzleme denir.
Eksen: Dünya’ ya da başka bir gök cisminin merkezinden geçen ve bir uçtan diğer uca uzanan hayali çizgi.
Ekvatoral yağmur iklimi: Her mevsim yağış alan belli yeri kapsayan iklim tipidir.
Ekvatoral yağmur ormanları: Her mevsim yağış sonucu oluşan orman şekline denir.
Elipsoid: Bir elipsin eksenlerinde biri üzerinde 180 derecelik dönüşünden doğan üç boyutlu şekil.
Engebe: Dış ya da iç etmenlerin etkisiyle çukur, yükseklik gibi yeryüzü şekillerine denir.
Erime dolini: Kalker yüzeyler üzerinde, yağış sularının eritmesiyle oluşan karstik şekildir.
Eksen eğikliği: Yörünge düzlemi ve eksen arasındaki açıya denir
Enine kıyı tipi: Dağların denize dik uzandığı yerlerde görülen kıyı tipi.
Ekzosfer: Atmosferin en dış kısmına verilen addır.
Formasyon: Bir jeoloji döneminde oluşmuş topluluğun tamamı.
Fay: Jeolojik zamanlarda yer kabuğunun kırılmasıyla oluşan hat.
Falez: Kıyılarda dalgaların aşındırması ile oluşan dik kıyılar.
Fiyort: Buzulların oluşturdukları dik yamaçlı, derin eski buzulların aşağı kasımlarının deniz altında kalmasıyla oluşan körfez.
Flora: Bitki topluluğu.
Fosil: Kayalar ve toprak içinde geçmişte kalmış canlı kalıntıları.
Fön rüzgârı: Dağ zirvesinden aşağı doğru inen sıcaklığı her 100 metre de 1 derece artıran rüzgâra denir.
Fırtına: Yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâra denir.
Fonolit: Bir çeşit yanardağ kayası.
Fosil yakıtlar: Jeolojik zamanlar boyunca oluşmuş canlı kalıntıları yakıt olarak kullanmak.
Fotosfer: Güneş’te yaydığı ışınların bir bölümünün oluşturduğu dış katmandır.
Fitolojik: Bitkileri inceleyen bilim dalına denir.
Fay kaynağı: Fay hatları boyunca yeryüzüne çıkan kaynaklara denir.
Fauna: Bir ortamda bulunan tüm hayvani canlıların sistematik sınıflandırılması.
Fiyort tipi kıyı: Buzul vadilerinin sular altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir.
Fay atımı: Fayların birbirlerine göre kayma miktarı.
Filat: Kil taşının başkalaşıma uğramış halidir.
Forland: Ön bölge.
Fümeral: Yanardağın tütme safhasına denir.
Gps: Yeryüzü üzerindeki noktamızı kesin olarak belirlemeyi amaçlamış bir uydu sistemine denir.
Göl: Kara içlerindeki çukurlukları dolduran durgun sulara denir.
Gel-git: Ay’ın çekimine bağlı olarak deniz seviyesinin yükselmesi ve alçalması.
Graben: Faylar boyunca çökmüş yer kabuğunun parçası.
Garig: Maki bitki örtüsünün tahrip edilmesi sonucu oluşan çalı bitki örtüsü.
Gayzer: Fışkıran sıcak su kaynağına denir.
Gideğen: Bir gölün fazla sularını boşaltan akarsu, göl ayağı.
Gnays: Granitin yüksek ısı ve basınca maruz kalmasından dolayı oluşan başkalaşım taşıdır.       
Geoid: Dünya’nın kendine has olan görüntüsüne denir.
Geosenklinal: Yeryüzünün kararsız çukurlaşma bölgeleridir.
Göl ayağı: Gölden beslenen akarsu.
Günberi: Dünya’nın Güneş’e en fazla yaklaşıp yörüngede en hızlı olduğu güne denir. Yani 3 Ocak konumuna denir.
Gündönümü: Gece ile Gündüzün en kısa ve en uzun yaşandığı tarihlere denir.
Gök cisimleri: Gökyüzünde buluna güneş, ay, gezegenlere verilen ortak addır.
Gezegen: Güneş’in etrafında dolaşan güneşten aldığı ısı ve ışığı yansıtan gök cismi.
Günlük hareket: Dünya’nın ekseni etrafında tam bir tur yapmasına denir.
Galaksi: Yıldızlar, gaz, toz ve gezegenlerden oluşan büyük boşluk.
Geçit: Dağlar arasında ulaşımın en kolay yapıldığı vadi ya da boyunlara denir.
Günöte: Dünya’nın Güneş’e en uzak olduğu gündür. Yani 4 Temmuz konumuna denir.
Güneş tutulması: Ay’ın Dünya ile Güneş arasına girme durumuna denir.
Geleğen: Göle karışan akarsu.
Genlik: Suların kabarık ve çekik zamanlarındaki su düzeyi farkı.
Gideğen: Gölden çıkan akarsu.
Gölet: Yapay küçük tatlı su gölü.
Harita: Yeryüzünün bütün ya da bir bölümünün belli bir ölçek oranında küçültülmüş kuşbakışı olarak düzlem üzerine aktarılmasına denir.
Harita anahtarı: Hartada kullanılan özel işaretlerin ne anlama geldiğini açıklayan kısma verilen addır.
Horst: Yerkabuğunun kırılarak yer değiştirmesi sonucu yüksekte kalmış kısma denir.
Haliç: Denize ulaşan akarsuların bazılarının ağzında oluşan huni biçimdeki görüntüye denir.
Heyelan: Özellikle eğimli arazilerde toprağın veya taşın aşağıya kayma durumuna denir.
Hidrosfer: Su küre.
Hinterlant: Art bölge denir.
Horizon: Fiziksel ve kimyasal yönden farklı olan toprak katları.
Hamada: Özellikle Büyük Sahra’nın kimi yerlerinde kumlarla değil çıplak kayalıklar ve iri taşlarla ve döküntüleriyle kaplı bir çöl tipi.
Hava durumu: Bir bölgede günlük, kısa süreli atmosfer olaylarına denir.
Havza: Bir akarsuyun bütün kollarıyla birlikte beslendiği alan.
Higrometre: Nemliliği ölçen alete denir.
Hortum: Doğadaki en şiddetli dönerek etkisini gösteren rüzgâr çeşididir.
Humus: Bitki artıklarının toprakta birikmesiyle oluşan organik maddeye verilen isimdir.
Habitat: Canlıların doğal yaşama alanı.
Hamsin: Mısır’dan Akdeniz’e doğru esen sıcak ve kuru rüzgâr.
Hörgüç kaya: Buzul aşındırması sonucu oluşan şekle denir.
Halomorfik toprak: Aşırı buharlaşma sonucunda suyun içindeki tuz ve karbonat gibi maddelerin toprağın yüzeyinde birikmesiyle oluşan topraklardır.
Hidromorfik toprak: Bataklık ve sazlık gibi yerlerde devamlı su altında kalan bir toprak çeşididir.
Heyelan set gölü: Heyelan sonucu bir akarsuyun önünün kapanması şeklinde oluşan göle denir.
Hiposantr: Depremin merkezi.
Hidrografi: Sular bilimi.

Ilıca: Suyu yeraltından sıcak olarak çıkan hamam, kaplıca.
Irmak: Deniz, göl gibi yerlere dökülen akarsulara denir.
Irmak adası: Eğimin azaldığı yerde akarsuyun taşıdığı materyalleri üzerinde biriktirmesiyle oluşan adacıklardır.

İklim: Herhangi bir yerin uzun yıllar boyunca ortalama hana olaylarına denir.
İndirgenmiş sıcaklık: Yeryüzünde sıcaklığın enleme bağlı dağılışını gösteren haritalar çizilirken yükseltinin sıcaklık üzerindeki etkisini ortadan kaldırmak için kullanılan terim.
İzoterm: Aynı sıcaklıktaki yerleri göstermek için birleştirilen eğri.
İzostasi:  Yerkabuğunun kütleleri ve yoğunlukları birbirinden farklı büyük parçaları arasındaki denge durumuna denir.
İyonosfer: Radyo dalgalarını yansıtan molekülleri parçalayarak iyonlar haline getiren katmandır.
İçdeniz: Okyanuslara boğazlarla bağlanmış kara içlerine sokulan deniz.
İğne yapraklı orman: Yapraklı iğne biçimindeki ağaç türlerinde meydana gelen orman.
İmbat: Yazları denizden karaya doğru esen rüzgâr çeşidine verilen addır.
İntrazonal topraklar: A ve C horizonları bulunan oluşumundan yer şekilleri ve ana materyaller etkili olan toprak çeşididir.
İç püskürme: İnstürizyon.
İltiva: Kıvrılma.
Jeoloji: Yerkabuğunun yapısını ve evrelerini inceleyen yer bilimi.
Jeomorfoloji: Yer şekillerinin oluşum, özellik, dağılış ve etkilerini inceleyen bilimdir.
Jeotermi: Yerkürede oluşan ısı olaylarının incelenmesine denir.
Jeoterm basamağı: Yeryüzünden yerin derinliklerine inerken sıcaklığın her 33 metrede bir artmasına denir.
Jeotermal: Sıcak su buharı.
Jeoantiklinal: Derin deniz çanaklarında biriken tortulların sıkışması sonucu deniz veya okyanus üzerine çıkan kısım.
Jeosenklinal: Kalın tortulların biriktiği ve zamanlar kıvrımlı dağların oluşumuna sebep olduğu büyük okyanus çanaklarına denir.
Jips:  Su içeren kalsiyum sülfattır.
Jeodezi: Dünyanın şekli ve ölçüleri ile ilgilenen bilim dalıdır.
Jeolojik zaman: Yer’in oluşundan bugüne kadar geçen süreyle alakalı beş bölümde incelenen devirlere denir.
Jeodezi: Yer ölçme bilgisi.
Jeofizik: Dünya’nın yapısı oluşumu vs. ile ilgilenen birim.
Keşif: Var olduğu bilinmeyen bir şeyi ortaya çıkarma.
Kâşif: Keşif yapan kişiye verilen isimdir.
Kutup noktası: Dünya’nın Kuzey ve Güney uçlarına verilen addır.
Kıta: Denizlerin ortasında çok büyük birer ada gibi duran kara kütlelerine kıta denir.
Karstik şekil: Aşınıma dirençsiz, kolay eriyebilen kayaç türlerine ve ya arazilere karstik şekil denir.
Klimatoloji: Atmosferde veya yeryüzünde meydana gelen iklim hareketlerini inceleyen bilim dalı.
Kartografya: Harita bilimi.
Kaldera: Volkan konilerinin patlaması sonucu oluşan çukurluklara denir.
Kalker: Deniz ve ya okyanus diplerinde kirecin eriyik halde ve taşlaşması sonucu oluşan kireç taşı.
Kar: Havada ince beyaz taneli donarak yağan su buharı.
Karayel: Türkiye’ye kuzeybatıdan esip kışın kar, yazın sağanaklara neden olan rüzgârdır.
Kayaç: Yerkabuğunun ana maddesini oluşturan taş ve kayalara verilen genel isim.
Kaynak: Yeraltı sularının kendi kendine yüzeye çıkması durumuna denir.
Kıta sahanlığı: Kıyı çizgisinden denizin -200 metre derinliğine kadar olan kısma denir.
Körfez: Denizin karaya sokulmuş bölümüne verilen addır.
Kapalı havza: Sularını denize kadar ulaşamayan akarsulara denir.
Kasırga: Etki alanı geniş çok hızlı olan fırtına.
Kırmızı toprak: Demir oksit bakımından zengin olduğu için rengi kırmızı olan Akdeniz iklimine has olan topraklardır.
Kıvrımlı dağlar: Biriken tortulların yandan aldığı basınç nedeniyle kıvrılarak yükselen dağlara denir.
Kıyı: Kara ile suyun buluştuğu sınıra denir.
Kıyı çizgisi: Deniz, göl ve akarsularda, herhangi bir anda suyun kara parçasına değdiği noktaların birleştirilmesinden oluşan çizgiye denir.
Krater: Yanardağın huni şeklindeki ağzı.
Kutup daireleri: Kuzey ve Güney Yarım Küre'de yaklaşık 66° enleminden geçtiği var sayılan çembere verilen ad.
Kümülonimbus: Yoğun kalın ve yaygın yığın bulutlardır.
Kuyruklu yıldız: Güneş çevresinde büyük yuvarlak bir elips kuyruk denilen ışıklı bir uzantısı olan gök cismi.
Kozmik toz: Uzaya serpilmiş, milimetrenin yüzde bini ile on binde biri arasındaki büyüklüklerde küçük parçacıklar.
Kırağı: Havanın soğumasıyla birlikte bitki veya başka maddelerin üzerinde bulunan ince taneli buz parçaları.
Kırç: Soğuk havalarda zeminin aşırı şekilde soğuması ile havadaki su buharının soğuyan zeminler, özellikle elektrik telleri ve direkler, ağaçların dalları üzerine yoğuşarak buz halini alması
Kırgıbayır: Kolay aşınan arazilerin dış etkilere bağlı zamanla girintili çıkıntılı bir görünüme sahip olmasına denir.
Konveksiyonel yağış: Isına havanın yükselerek soğumasıyla oluşan yağış biçimi.
Kumullar: Rüzgârların taşıdığı kumların çökmesiyle oluşur.
Kuyu suları: Yeraltından sondaj yoluyla çıkarılan sulara denir.
Kolüvyal: Alüvyaldan büyük iri taneli maddelere verilen isimdir.
Karna rejim: Farklı şekillerde beslenen akarsuların rejimi.
Karstik kaynak: Kalkerli arazilerde yeryüzüne çıkan kaynaklardır.
Kıyı set gölü: Deniz akıntılarının oluşturduğu kıyı kordonlarının koyların önünü kapatmasıyla oluşan sığ göllerdir
Körfez: Denizin karaya sokulmuş bölümü.
Kahverengi orman toprakları: Koyu renkli olup organik madde bakımından zengin olan verimli topraklardır.
Kalsimorfik topraklar: Kireçtaşı gibi kireçli ana kayanın etkisine bağlı oluşmuş topraklardır.
Kolüvyal topraklar: Aşınma sonucu dağların eteklerine biriken topraklar.
Karla beslenen akarsular:  Kışın kar yağış biçimiyle beslenen akarsuların rejimidir.
Karışık yolla beslenen akarsular: Yağmur, kar vb. yağış biçimleriyle beslenen akarsulara denir.
Krivetz: Romanya’dan Karadeniz’e doğru esen rüzgâra denir.
Kroki: Haritadan daha ayrıntılı daha dar alanı gösteren ölçeksiz çizimlere denir.
Kanyon vadi: Yamaçlardaki farklı aşınma sonucu, basamaklı bir biçimde oluşan vadi tipidir.
Kumtaşı: Kum tanelerinin birleşmesi sonunu oluşan fiziksel bir tortul taştır.
Kaldera adası: Kaldera halkasının su yüzeyine çıkmış volkanik adası.
Kambriyen: Biline en ski kayaçlar.
Kapalı havza: Sularını denize ulaştıramayan havzalara denir.
Kara toprak: Çernezyom.
Karstik bölge: Karstik şekillere yer veren bölge.
Katman: Tabaka.
Katman bilim: Stratigrafi.  Jeolojinin bir dalı.
Katmanlaşma: Tortulların üst üste birikme sonucu oluşan şekil.
Kaynak suyu: Kaynaktan çıkan yeraltı suyu.
Kenar deniz: Okyanuslardan adalarla ayrılan denizlere denir.
Kırgıbayır: Yarı kurak iklimlerde sel yarıklarıyla dolu kötü araziye denir.
Kıta yamacı: Şelf ve deniz platformundan sonra yüksek dağlar ile kıyı ovaları arasındaki en geniş bölümdür.
Kıyı ortamı: Dalgalar ve gel git altında kalan kıyı kuşağı.
Koy: Denizin karaya sokulduğu küçük boyutlardaki girinti.
Krater gölü: Kraterlerin sularla dolmasıyla oluşan göllere denir.
Kratojen: Yerkabuğunun hareketsiz yerleri.
Kuarsit: Başkalaşmış kuars tanelerinden oluşmuş kayaç.

Levha: Magma üzerinde hareket eden parçalara denir.
Levha tektoniği: Levha modellerine göre yer hareketlerinin açıklanması.
Lagün: Denizkulağı da denir. Kıyılardan setle ayrılmış genellikle sığ deniz girintisi.
Lapya: Kalkerli yüzeyin çözünmesiyle oluşan küçük şekiller.
Litosfer:  Taş küre.
Liman: Genellikle gemilerin yük alıp ve indirdikleri dalgalara karşı korunaklı kıyı.
Lav: Volkanda çıkan eriyik halde bulunan malzemelere verilen isimdir.
Lodos: Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde etkili nemli ve sıcak olan sıcaklığı arttıran rüzgârdır.
Lös: Rüzgârın taşıyıp biriktirdiği toprak.
Laterit: Sıcak ve nemli ekvatoral bölge toprağına denir.
Litosoller: Kolüvyal alanlarda ince malzemelerin taşınmasıyla geride kalan taşlı topraklara denir.
Limanlı kıyı: Haliçlerin ağızlarının zamanla kapanarak denizin etkisine korunaklı kıyı haline gelmesi.
Lahar: Yanardağ yamacından akan çamurlu akıntıya denir.
Lejant: Harita özel işaretleri.

Matematik konum: Dünya üzerinde bir nokta veya alanın yerinin belirlenmesi için, o noktanın Ekvator'a olan uzaklığının sayısal değerine denir.
Meteor: Uzay’dan Dünya ‘ya düşen kütle.
Meteoroloji: Atmosferde meydana gelen hava olaylarını inceleyen bilim.
Meteorit: Güneş sistemimizin en küçük cisimlerine denir.
Magma: Ergiyerek sıvı haline gelmiş kızgın ve akıcı manto malzemesi.
Mağara: Kalkerli arazilerde erimiş biçimde bulunan yeraltındaki büyük boşluklar.
Menderes: Eğimin az olduğu arazilerde akarsuyun ‘ S ‘ biçimde aktığı durumdur.
Moren: Buzulların taşıyıp biriktirdiği taşlardır.
Makroklima: Geniş alanlarda görülen büyük iklim tipi.
Maar: Volkanlarda patlama sonucu oluşan çukurluklar.
Maki: Akdeniz Bölgesinin genel bitki örtüsü olan kurakçıl olan çalı topluluğu.
Meltem: Yazın karadan denize doğru esen sıcak mevsim rüzgârı.
Deniz meltemi: Gündüzleri denizden karaya doğru esen yel.
Mercan adası: Su yüzüne kadar çıkan mercanlardan oluşmuş adadır.
Meridyen: Ekvatoru dik olarak kestiği ve iki kutup noktasından geçerek dünyayı çevrelediği varsayılan daire.
Moren set gölü: Buzullar tarafından taşınan materyallerin buzulların eridikleri yerlerde birikerek ardından göl oluşturması.
Mistral: Fransa’nın iç kesimlerinden Akdeniz kıyılarına doğru kışın esen soğuk rüzgârlardır.
Masif: Eski kıvrımlarla oluşmuş arazi. Eski kütle.
Manto: Dünya'nın Litosfer ile çekirdek arasındaki katmandır.
Magmatik: Magma kökenli olduğunu ifade eder.
Mantar kaya: Kurak yerlerde rüzgârın kayaların alt kısmın aşındırması sonucu ortaya çıkan şekle denir.
Med: Gel git.
Memba suyu: Kaynak suyu.
Mesa: Yatay tabakalı sahalardaki yüksek ve geniş düzlük.
Metanojeli: Maden yatakları ilmine denir.
Mostra: Bir tabaka veya formasyonun topoğrafya yüzeyi tarafından kesilen bölümü.

Nem: Havada bulunan su buharı miktarıdır.
Nemli iklim: Yağışların buharlaşmadan çok olduğu iklimlere denir.
Nimbus: Yoğunluğu fazla olduğundan dolayı kara olan yağmur bulutlarına denir.
Normal hava basını: 45° enlemlerinde deniz seviyesinde ve 15°C sıcaklıkta ölçülen basınca normal hava basıncı denir.
Nife: Yer kürenin merkezi kısmında yer alan demir ve nikel karışımı çekirdektir.
Nehir: Akarsuların büyüğüne verilen addır.
Negatif östatik hareketler: Deniz seviyesinin alçalması.
Ortodrom: Yeryüzünde bulunan iki nokta arasında en kısa yoldur. Bu çizgi, kürenin bu iki noktasından bir büyük dairesinin yayıdır. Meridyenlerden her birini değişik açılarla keser.
Orojenez: Dağ oluşumuna verilen addır.
Ova: Engebeliğin çok az olduğu düze yakın yüzey şekli.
Obruk: Karstik kayaçlardaki derin doğal kuyular.
Oğlak dönencesi: Güney Yarım Kürede 23° 27’ enlemlerinin adıdır.
Obruk gölü: Yeraltı nehirlerinin veya aktif mağara tavanlarının çökmesi sonucu oluşmuş kuyu görüntüsü veren derin çukurlukların suyla dolu olması veya zamanla dolması.
Orta enlemler: 30 – 60 derecelik enlemlerdir.
Orta kuşak: 30° ve 65° enlemleri arasında bulunan yere denir.
Ozon tabakası:  Ozon tabakası güneşten yeryüzüne ulaşan zararlı morötesi ışınlara karşı yerküreyi koruyan bir tabakadır
Orman alt florası: Orman örtüsü altında ışıksız ortamda yetişen çoğunlukla ot ve sarmaşık türlerinin oluşturduğu bitki topluluğudur.
Orografik yağışlar: Nemli havanın bir dağ yamacına çarparak yükselmesi sonucu oluşan yağış tipi.
Orman: Ağaçlarla kaplı her türlü canlıya barınak ve geçim sağlayan örtülü alana denir.
Orman sınırı: Düşük sıcaklık veya yağış azlığı nedeniyle ormanın sona erdiği sınır.
Obsidiyen: Volkan camı.
Ojit: Yanardağ kütlelerinde bulunan bazaltların temelini oluşturan mineral madde.
Oksidasyon: Bir cismin havadaki oksijenle buluşması.
Orman sınırı: Orman örtülerinin kutuplara doğru ve yükseltiye yayıldığı en son sınırlar.

Ölçek: Yeryüzündeki gerçek uzunlukların haritaya geçirilirken küçültüldükleri oran.
Özel konum: Dünya’da herhangi bir yerin çevresine göre yerinin özelliklerinin bahsedildiği duruma denir.
Ökümen: Karaların yerleşmiş ve yerleşebilir yerleri.
Önbölge: Dağ oluşumum yönelmiş olduğu alçak olan bölge.
Ötrofikasyon: Fazla miktarda organik madde içeren bitkilerin aşırı şekilde büyümesi.
Pangea: Dünya’nın kıtalarının yıllar önce ayrılmamış bir bütün haline denir.
Plato: Akarsu vadileriyle derince yarılmış düz ve geniş düzlüklerdir.
Peribacası: Volkanik arazilerde yaygın olarak görülen tüflerin dış kuvvetlerce aşınma sonucu oluşan özel yeryüzü şekline denir.
Polye: Karstik arazilerde erime sonucu oluşan düzlük ova.
Peneplen: Akarsu aşınımının etkisiyle oluşmuş az engebeli düzleşmiş şekle denir.
Perihel: Günberi olayının diğer adıdır.
Poyraz: Türkiye’nin hemen her yerinde esen rüzgârlardır. Farklı iklimlerde farklı etkileri vardır.
Püskürme: Herhangi bir yanardağın püskürmesi olayına denir.
Püskürük kayaçlar: Dünya’nın iç kısmında aşırı sıcaktan dolayı erimiş halde bulunan magmanın yeryüzüne yakın yerlerde soğuyup katılaşmasıyla oluşan kayaçlardır.
Psödomaki: Yalancı maki. Ormanların tahrip edilmesiyle oluşan orman kalıntıları.
Podzol toprak: İğne yapraklı ormanlarla kaplı, soğuk, nemli bölgelerin karakteristik toprağıdır.
Paleontoloji: fosilbilim.
Pediment: Dağların eteklerinde aşınma ile oluşmuş etek düzlüğü.
Pedoloji: Toprak bilimi.
Periglasyal: Buzullarla örtülü alan.
Permability: Geçirgenlik.
Pleistosen: Dördüncü çağın birinci dönemi.
Plütonik kayaçlar: Derinlerde oluşmuş magmatik kayaçlar.
Ponor:  Su yutan.
Piroklastik: Volkanik bacadan patlama ile püskürtülmüş olan volkanik materyaller.

Rüzgâr: Hava kütlelerinin yatay yöndeki hareketlerine rüzgâr denir.
Rüzgâr aşındırması: Genellikle çöllere özel bir görünüm veren kayalar veya başka maddelerde de etkisini gösteren durum.
Regrasyon: Epirojenik hareketlere bağlı olarak denizin çekilmesi. Deniz gerilemesi.
Rüzgâr erozyonu: Bitki örtüsünün cılız olduğu yerlerde toprağın rüzgârla koparılıp taşınmasına denir.
Regosoller: Kum boyutundaki volkanik malzeme ve akarsuların biriktirdiği kumlu yapılar üzerindeki topraklardır
Rialı kıyı: Vadilerin aşağı kısımlarının sular altında kalmasıyla oluşan kıyı tipine denir.
Rakım: Bir noktanın deniz seviyesine göre yükseltisi.
Rezerv: Yeraltında bulunan madenlerin kullanılabilir potansiyeli.
Reg: Çöllerde ince materyalin rüzgârlar tarafından taşınması ve onların yerine kalan iri taneli yapı.
Regolit: Taşların parçalanmalı ile ortaya çıkan topraktan farklı içinde değişik materyallerin bulunduğu ham toprak.
Rejim: Bir akarsuyun debisinin zamana göre gösterdiği değişiklik.
Relief haritası: Yeryüzü biçimlerinin kabartılarını ve çukurluklarını ilk bakışta gösterecek şekilde çizilmesi
Rendzina Humuslu karbonatlı toprak.
Resif: Mercanlar.
Rippelmark: Kum dalgaları.
Sıcaklık: Bir araçla ya da cihazla ölçülen ısı derecesi.
Sismik hareket: Yerkabuğundaki plakalar birbirlerine karşı uyguladıkları yer sarsıntılarına verilen addır.
Sarkıt: Mağaralar içinde tavandan aşağı doğru büyüyerek sarkan taşlar.
Seki: Akarsuların çoğunun yanlarında basamak şeklinde olan aşınma veya biriktirme şekli.
Savan: Tropikal yağmur ormanları ile kuru çöller arasındaki geçiş bölgesinde yer alan geniş çayırlara denir.
Sel: Dağların dik yamaçlarından inen ya da eğimli alandan aşağı doğru inen çok fazla ve düşercesine olan ve zarar veren akarsu.
Senklinal: Tabakaların tekne biçimindeki kıvrılma şekli.
Sial: Yer kabuğunun dış örtüsüne verilen addır. Silisyum magnezyumdan oluşmaktadır.
Sima: Yer kabuğunun üst örtüsü olan sial’in altındaki kattır.
Sis: Havadaki su buharının yeryüzünde yoğunlaşması sonucu oluşan hava olayıdır.
Step:  Bozkır.
Sedimantasyon: Tortulanma – birikme.
Solstis: Gündönümü.
Sırt: İki akarsu vadisini birbirinden ayıran ve birbirine ters yönde eğimli yüzeyleri birleştiren yeryüzü şeklidir.
Sismograf: Yerkabuğundaki sismik olayları ölçen alete denir.
Sürekli rüzgârlar: Sürekli basınç kuşakları arasında yıl boyunca yön değiştirmeden esen rüzgârlardır.
Stratosfer: Troposferin üstündeki atmosfer katmandır.
Sirokko: İtalya ve İspanya'ya doğru güneyden esen sıcak bir rüzgâr.
Sander: İç buzulların ya da dağ buzullarının  dışında kumlarla örtülü geniş düzlüklere verilen ad .
Sediment: Akarsu, buz, rüzgâr tarafından depolanan ince materyal parçaları.
Sekbaba: Çöllerde ve yarı kurak iklimlerde kısa bir süre için oluşan sığ ve tuzlu göl.
Set gölü: Önü herhangi bir maddeyle kapanmış çanak biçiminde oluşan göle denir.
Sileks: Çakmaktaşı.
Sipolen: Sadece kalsit kristallerden oluşmuş doğal bir çimento ile birleşip sertleşmiş kayaç.
Sirk buzulu: Dağların tepelerinde yüksek yamaçlarda oluşmaya başlamış buzul şekli.
Sirk gölü: Buzul aşındırması ile oluşmuş çanaklarda biriken suyun oluşturduğu göl.,
Soliflüksiyon: Toprak akması.
Su hortumu: Tropikal bölgelerde ve ya Muson Asya’sı denizlerinde görülen hortum şekli.
Su taşır: Yeraltı suyunu taşıyan geçirimli tabaka.
Şerir: Çöllerde rüzgârların ince taneli kumları taşıması sonucu geriye kalan iri taneli alanlara verilen isimdir.
Şelf: Denizlerin 200 m’ ye kadar olan sığ yerleri. Kıta sahanlığı.
Şist: Yüksek ısı ne basınca maruz kalmış kil taşına denir.
Şimşek: Elektrik yüklü bir bulutun diğer bulut arasındaki elektrik boşalmasına denir.
Sirk: Buzul aşınımı sonucu oluşan önü açık çanak.
Sirk gölü: Buzul aşındırması ile oluşmuş çanaklarda suların birikmesi ile oluşan göl.
Şemosfer: Atmosferin stratosfer ile İyonosfer arasındaki katmanıdır.
Şaryaj örtüsü: Bir kütle üzerine sürünerek gelmiş olan kütle
Şaryaj: Bindirme.
Tsunami: Okyanuslarda deprem dalgasının etkisiyle boyu çok yükseklere çıkan dalgalar.
Topoğrafya: Yer şekli.
Tektonik: Yerkabuğunun türlü yapıları ile buna neden olan olayları açıklayan bilim kolu.
Tektonik göl: Yerkabuğunun tektonik hareketi sırasında oluşan çanaklı göl.
Traverten: Kalsiyum bikarbonatlı yer altı sularının mağara boşluklarında veya yüzeyde içlerindeki kalsiyum karbonatın çökmesiyle oluşan tortul taş.
Tüf: Volkanizma sırasında çıkan maddeler.
Taş küre: Litosfer.
Tayga: Sibirya’da iğne yapraklı ağaçlardan oluşan ormanlar.
Tortulanma: Çökelme olayına denir.
Tortul kayalar: Tortulların yani küçük kaya taş veya mineral parçacıklarının birikip çökelmesi ve sıkışmasıyla oluşan kaya çeşididir.
Tropikal iklim: Tropikal iklim 10°  20° Kuzey ve Güney enlemleri arasında ve 0°  10° enlemlerinde görülen iklimdir.
Tundra: Düşük sıcaklığa ve kuraklığa uyum sağlamış olan kısa boylu çalı otsu bitkilerdir.
Tortul: Çökelti.
Transgresyon: İklim değişiklikleri ya da tektonik hareketler nedeniyle denizin karalara doğru ilerlemesine denir. Deniz ilerlemesi.
Terrarossa: Kırmızımsı topraklardır. Akdeniz ikliminin görüldüğü yerlerde görülür.
Termal kaynaklar: Sıcak su kaynaklarıdır. Fay hatlarının üzerlerinde görülür.
Troposfer: Atmosferin yeryüzüne temas eden alt bölümüdür.
Tabaka kaynağı: Geçirimli tabakaların yüzeyle buluştuğu noktadan suların yüzeye çıkmasıdır.
Taban seviyesi ovası: Akarsuların taban seviyesine ulaştığı yerlerde eğimin azalması nedeniyle içindeki maddeleri biriktirmesi sonucu oluşan ovalardır.
Takke buzulu: Dağların zirvelerindeki kalıcı kar, buz.
Talveg: Akarsu yatağının en derin yerlerini birleştiren çizgi.
Taş: Kayaç.
Tefra: Volkanik malzemeler için kullanılan genel bir terimdir.
Tjale:  Donmuş yeraltı.
Tombolo: Kıyı oku ile açıktaki bir adanın karaya bağlanması ile oluşan şekil.
Tortulbilim: Sedimentoloji.
Traverten: Kireç taşının suda çözüldükten sonra tekrar çökelmesi ile oluşan çeşitli şekiller.
Turba: Bataklılarda veya başka yerde bulunan kısmen ayrışmış yakıt.
Tüfit: Yanardağ püskürmesi kırıntıları tüf ve taş kırıntıları karışımı malzeme .

Uvala: Genişleyip derinleşen dolinlerin birleşmesiyle oluşan ama dolinlerden daha büyük çukurluklardır.
Uc: Ekstrem.
Ulu deniz: Okyanus.
Uved: Çöllerde nadiren bulunan veya mevsimlik olarak su bulunan kuru vadiler.
Uzay: Bütün gök cicimlerini içinde barındıran sonsuz boşluk.
Vadi: Akarsuyun içine aktığı sürekli inişe sahip olan uzun çukurluklar.
Volkan:  Yer’in içindeki kızgın erimiş ve katı maddelerin yeryüzüne çıktığı yer.
Vadi rüzgârı: Vadi boyunca esen rüzgâra denir.
Vadi tabanı: Akarsuyun içine yerleştiği vadinin en alçak kesimindeki düzlüklere denir.
Volkan bacası: Magmanın yüzeye ulaşıncaya kadar izlediği yola denir.
Volkan bombası: Bacadan atılan lavların havada dönerek soğumasıyla oluşur.
Volkanizma: Magmanın patlama ve püskürme şeklinde yüzeye çıkmasına denir.
Vertisol: Dönen topraklardır.
Volkan konisi: Lav kül volkan bombası gibi volkanik maddelerin üst üste yığılması ile oluşan koni biçimindeki yükseltiye denir.
Volkanik göl: Volkanik patlamalar ile oluşan çanaklardaki göllerdir.
Vadi buzulu: Sürekli beslenen sirkten taşan ve vadi boyunca hareket eden buzul türüdür.
Vaha: Yağışın az olup yer altı suyuyla yapılan tarım faaliyet türüne denir.
Voklüz: Kalkerli tabakaların arasındaki boşlukları doldurmuş olan yeraltı sularının yüzeye çaktığı kaynaktır.
Volkan camı: Lavın kızgın ve akışkan durumunun aniden soğuyarak oluşan doğal cama denir.
Volkanonoloji: Yanardağ bilimi.
Yer şekilleri: Dünya’nın yüzeyinde her türlü etkiyle oluşmuş şekillere denir.
Yanardağ: Magmanın yeryüzüne ulaştığı dağa verilen ad.
Yükselti: Herhangi bir yerin denize olan konumu.
Yer küre: Üstünde yaşadığımız alana verilen genel isim.
Yağış: Havadaki nemin doyma noktasına ulaşıp buz parçaları veya su damlacıkları şeklinde yoğunlaşmasına denir.
Yalıyar: Dalga aşındırması sonucu oluşan sarp kıyılar. Falez.
Yatak: Akarsuların meydana getirdiği suların aktığı yola denilmekte birlikte değişkenliğe sahiptir.
Yengeç dönencesi: Kuzey Yarım Kürede 23° 27’ enlemlerinin adıdır.
Yer kabuğu: Yer yuvarlağını çepçevre kuşatan taştan bir küre.
Yağmur: bulutlardaki su damlacıklarını yüzeye düşmesine verilen addır.
Yel: Havanın bir yerden başka yere kayması.
Yerel saat: Herhangi bir yerde güneşin en tepede görüldüğü ya da gölge boyunun gün içerisinde en kısa olduğu an 12.00 olarak kabul edildiği saat.
Yıldırım: Elektrikle dolu bir bulutun nesnelere arasındaki boşalmaya verilen addır.
Yörünge: Bir gökcisminin başka bir gök cisminin çevresinde dolanırken izlediği yol.
Yıllık hareket: Dünya’nın Güneş çevresindeki 365 gün 6 saatte tamamladığı yola denir.
Yarım küre: Ekvatorun kuzey ve güneyindeki yarım kürelere denir. Kuzey ve Güney adlarını alırlar.
Yeraltı suları: Yeraltında bulunan sulara denir.
Yağmurla beslenen akarsular: Yağmur yoluyla beslenen akarsular.
Yamaç kaynakları: Yeraltına sızan suların bulunduğu tabakanın bir vadi tarafından kesilmesi ile oluşan kaynaktır.
Yenidünya: İçerisine Kuzey. Orta, Güney Amerika'yı katan karalar topluluğuna denir.
Yalama yazı: Yontuk düze verilen isimdir.
Yanardağ ağzı: Yanardağların patlamadan sonra püskürmeden veya başka bir nedenden dolayı huni biçiminde oluşmuş çanaklar.
Yanardağ kayaçları: Püskürük kayaçlara verilen genel isimdir. Volkanik kökenlidir.
Yanardağ külü: Patlama esnasında veya sonrasında yanardağdan çıkan küllere denir.
Yar: Dimdik kayaçlara denir.
Yardang: Genellikle ‘ U ‘ profilli ince ve uzun olan yarıklar ve aralarındaki keskin sırtcıklar.
Yarma vadi: Akarsuların derine aşındırma sonucu oluşan şekildir.
Yaz saati: İlkbahar ve Yaz mevsimlerinde uzun gündüzlerle birlikte gün ışığından daha fazla faydalanmak için kullanılan saat birimine denir.
Yerbilim: Jeoloji.
Yer: Yerküre, Dünya.
Yerçekimi: İki cismin birbirlerini aralarındaki uzaklığın karesi ile ters orantılı ve her ikisinin kütleleri çarpımıyla da doğru orantılı olarak çekmelerine denir.
Yerel: Herhangi bir yere özgü.
Yerel saat: Dünya üzerindeki herhangi bir yerin saat 12.00 konumundaki saate o saatin yerel saati denir.
 Yerli kaya: Yüzeyde belli bir kısmı gözüken sağlam kaya veya bulunduğu yerde oluşmuş kayaç.
Yeryüzü: Yerkabuğunun yüzeyine verilen isimdir.
Yontukdüz: Denize kadar alçalmış veya düzleşmiş şekillerin yerkabuğunun yaylanmaları ile ilgili olarak yeniden kabarık duruma gelmesiyle meydana gelen dağlar.
Yumrular: Düzensiz toparlak taşlar.
Zoocoğrafya: Hayvan dağılışını inceleyen bilim dalı.
Zonal topraklar: Ülkemizde hafif eğimli sahalarda iklim ve bitki örtüsünün ortak etkileri altında gelişmiş topraklardır.
Zelzele: Yer sarsıntısına denir.
Zımpara taşı: Çok sert alüminyum kristallerden oluşan parlatıcı veya aşındırıcı bir taştır.
Zeolit: Boşlukları kalker ve alkalen silikatlarla dolmuş bazı cins volkanik kayaçtır.
Zemin:  Yeryüzünün yüzeyine verilen addır.
Zemin hareketi: Zeminin doğal ya da beşeri bir nedenden dolayı yerinden oynayıp yer değiştirmesidir.