14 Aralık 2013 Cumartesi

Türkiye Fiziki Coğrafya Sözlüğü





Atmosfer: Yer yuvarlağını çeviren gaz örtüsüne denir.
Atmosfer Basıncı: Atmosferin etrafına uyguladığı her yönden basınca denir.
Akarsu: Kendine özgü bir yatak içinde akan yer altında veya yüzeyde devamlı veya zaman zaman suya denir.
Akım: Bir akarsuyun yatağından geçen su hacminin metre saniye bakımından değeridir.
Akifer: Yeraltı suyunu tutan ve ileten kayaç ortamına Akifer denir.
Alize: Tropikal bölgelerde sürekli rüzgârlara verilen isme denir.
Alüvyon: Akarsuyun taşıdığı çok ince taneli kum balçık gibi maddelerin çakıllarla birleşip oluşturduğu yığın.
Ada: Etrafı denizlerle çevrili kara parçasına denir.
Ağız: Bir akarsuyun başka bir akarsuya, bir göle, bir denize döküldüğü yere denir.
Akarsu aşındırması: Bir akarsuyun geçtiği yatak boyunca dibe, yana yaptığı kemirme hareketine denir.
Akarsu biriktirmesi: Bir akarsuyun hızının azaldığı yerde yaptığı yığılmaya denir.
Akarsu havzası: Bir akarsuyun sularını topladığı bölgeye denir.
Akarsu sekisi: Akarsu tarafından yana aşındırma sonucu oluşan basamaklı şekle denir.
Akarsu yatağı: Bir akarsuyun aktığı yere denir.
Akış hızı: Akarsuyun çeşitli sebeplere bağlı olarak yaptığı akma biçimi.
Akış rejimi: Bir akarsuyun ortalama geçirdiği niceliğinin mevsimlere ve yağış koşullarına uygun olarak oluşan ve her yıl yinelenen gidişidir.
Anakara: Denizlerle kuşatılmış büyük kara parçalarına denir.
Ark: Suyu belli bir yöne akıtmak için kazılan kanaldan küçük suyoludur.
Aşınma: Yer kabuğunu oluşturan kayaların akarsular, buzullar, rüzgârlar, dalgalar gibi dış etmenlerin etkisiyle yıpranması veya erimesi durumuna denir.
Aşırı doyma: Sıcaklığına göre taşıyabileceğinden çok su buharı içeren hava kütlesinin durumudur.
Asteorid: Küçük gezegen
Aydınlanma çemberi: Dünya’nın karanlık ve aydınlık olan kısımlarını ayıran sınırdır.
Alüvyal topraklar: Akarsuların geçtiği yerlerde aşındırdıkları toprakları biriktirmesi sonucu oluşan topraklarıdır.
Açısal hız: Dairesel hareket yapan Dünya üzerindeki herhangi bir noktanın birim zamanında yaptığı dönüş açısıdır.
Akıntı: Havanın ya da suyun herhangi bir yöne doğru hareket etmesidir.
Alçak enlemler: Ekvator ile orta kuşak arasındaki enlemlerdir.
Artezyen: Basınçlı yeraltı sularıdır. İki geçirimsiz tabaka arasındaki geçirimli tabaka da bulunan sudur.
Azonal topraklar: Katmanları olmayan topraklara denir.
Akarsu ağı: Bir ırmak ve kollarıyla bunlara karışan çok sayıda derelerin birleşmesinden doğmuş akan suyolları ağı.
Ablasyon: Buzulların eridiği ve buharlaştığı sahaya denir.
Abrazyon: Dalga aşındırması.
Adacık: Çok küçük adaya verilen isimdir.
Adatepe: Düzlükler içinde olan tepelere denir.
Adayayı: Karanın önünde sıralanan adalar.
Aklan: Bir ülkenin veya herhangi bir yerin denize doğru eğimi.
Alçıtaşı: Jips.
Alokton: Yerin hareketlerine bağlı olarak oluştuğu yerden başka yere taşınmış kayaçlara verilen isimdir.
Alpin bitki: Ağaç yetişme sınırının üstündeki otsu bitkiler.
Antisiklon: Hava basıncının 1033 mb’ın üzerindeki basınç durumuna denir.
Boğaz: 1) Akarsuların aşındırma sonucu açtığı dar ve derin vadi. 2) Denizleri birbirine bağlayan su geçidi.
Basınç: Havadaki su buharının ve gazların cisimler üzerine uyguladığı ağırlığa denir.
Bakı: Bir dağ yamacının güneş ışınlarını almasına göre olduğu konuma denir
Barkan: Çöllerde rüzgârın estiği yöne dikey oluşan ay biçiminde ki kumul.
Başkalaşım: Herhangi bir kütlenin fiziki ve kimya olarak değişmesine denir.
Biyosfer: Üzerinde hayat olan yeryüzü küresine denir.
Boylam: Bir yerden geçen meridyen ile başlangıç meridyeni arasındaki açı.
Buzul: Kutup bölgelerinde veya dağ tepelerinde bulunan buz kütlesine denir.
Biyom: Herhangi bir doğal ortamda bulunan canlı yaşamıdır.
Bağıl nemlilik: Belli bir sıcaklıkta 1 m3 havanın taşıyabileceği nem miktarına denir.
Bağıl yükseklik: Yeryüzünde bir yerin veya noktanın başka bir yere göre olan yüksekliğidir.
Balçık: İçinde farklı maddeler bulunan koyu killi çamur.
Baraj: Suyu toplamak için akarsu önüne yapılan bent.
Baraj gölü: Akarsuyu üzerinde kurulan barajın gerisinde biriktirdiği sulara göl denir.
Bataklık: akıntısı olan belli bir çanağı olmayan otlarla veya başka maddelerle kaplı su topluluğudur.
Batolit: Yeraltında çoğunlukla geniş bir alan kaplayan üst yüzü kubbemsi kabarık derinlik kayası kütlesidir.
Bel: Sıradağlar üzerinde geçit veren az yüksek yer.
Birikinti: Dış etmenler tarafından herhangi bir maddenin sürüklenip veya uçup bir yerde üst üste birikmesine denir.
Birikinti konisi: Bir dağ yamacında aşağı doğru inen akarsuyun taşıdığı materyali koni şeklinde biriktirmesine denir.
Bitki örtüsü: Bir bölgede yetişen bitkilerin tümüne denir
Biyocoğrafya: Bitki ve hayvan türlerinin dağılımın inceleyen bilim dalı.
Boran: Şimşek ve gök gürültüsüyle ortaya çıkan sağanak yağışlı hava olayına denir.
Boyun: Birbirine ters yönde açılmış iki akarsu vadisinin en yüksek iki doruk alanındaki alanın alçak yerine denir.
Bulut: Havadaki su buharının gökyüzünde yoğunlaşması oluşan duruma denir.
Burun: Deniz ve göl kıyılarında bulunan küçük kara çıkıntısına denir.
Buz dağı: Kutup bölgelerinde birbirlerinden koparak yer değiştiren büyük buz parçası.
Başlangıç meridyeni: 0 kabul edilen Londra’nın Grenwich kentinden geçtiği kabul edilen boylam derecesi.
Bankiz: Kutup çevresindeki denizlerde suyun donmasıyla oluşan buz kütleleridir.
Bozkır: Yarı kurak ve yarı nemli yerlerde çoğunlukla kurakçıl otlardan oluşan iklim tipine denir.
Buzul gölleri: Buzullaşma döneminde buzulların aşındırması sonucu oluşan çanaklardaki göllerdir.
Bend: Suyu biriktirmek maksadıyla yapılan set.
Boyuna kıyı tipi: Dağların kıyıya paralel uzandığı kıyı tipidir.
Bora: Genellikle arkasından yağmur getiren sert ve geçici yel.
Bandlands: Kötü arazi tipidir.
Bank: Gel git yataklarıyla kara arasındaki gel git etkileme alanıdır.
Barisfer: Taşkürenin en ağır kısmı.
Barkan: Çöllerde rastlanan hilal şeklindeki kumullara verilen isimdir.
Bazalt: Yeryüzünde volkanik arazilerde rastlanan ağır ve koyu renkli lav taşıdır.
Başkalaşım: Yüksek ısı ve basınç altında kayaçların mineral ve yapılarının bozulmuş olması.
Biyojenik çökel: Ölmüş canlı kalıntılarını içeren tortullara denir.
Breş: Köşeleri yuvarlanmış iri çakılların doğal çimento ile birleşmesi sonucu oluşmuş doğal taş.
Buzultaş: Moren.
Buzulayağı:  Sirk.
Bük: Akarsu kıyılarında verimli tarlalar.
Coğrafi konum: Yeryüzünün herhangi bir alanının bulunduğu yere o alanın coğrafi konumu denir.
Cosmos: Kâinat evren.
Coğrafi koordinat sistemi: Dünya üzerindeki herhangi bir yeri topografik bir nokta olarak tanımlamayı sağlayan sistem.
Cephesel yağış: Farklı sıcaklık alanına sahip bölümlerin birleşesiye oluşan yağış tipine denir.
Cephe: Farklı özellikteki hava kütlelerinin karşılaştığı yere denir.
Camsı yapı: Volkanizma esnasında minerallerin çabucak soğumasıyla oluşan taşlara denir.
Çağ: Zaman dilimi diğer adı ise vakittir.
Çağlayan: Bir akarsuyun belli olmayan yükseklikten aktığı yer.
Çığ: Dağın bir noktasından kopup yuvarlanan ve yuvarlandıkça büyüyen kar.
Çöl: Susuz kuru kumla kaplı arazi.
Çalı: Farklı ağaç diplerinde birikmiş sapları odunsu bitki.
Çay: Derelerin birleşmesiyle oluşan akarsulara denir.
Çisenti: Toza benzer yağan yağmura denir.
Çöküntü: Jeolojik bir olay sırasında görülen çöküklük.
Çöküntü depremi: Yeraltındaki büyük oyukların tavanlarının çökmesiyle oluşan sarsıntılara denir.
Çiy: Havada bulunan nemden dolayı akşam ve gece saatlerinde yerde ya da bitkilerin üzerinde oluşan su damlacıkları.
Çöküntü ovası: Yer kabuğundaki kırılmadan dolayı oluşan ovalardır.
Çekirdek: Dünya’nın yoğunluk ve ağırlık olarak en ağır elementlerinin bulunduğu katmandır.
Çentik vadi: Akarsuların derine aşındırması sonucu oluşan ‘ V ‘ şekilli vadilere denir.
Çernezyom: Humus bakımından zengin Dünya’nın en verimli toprak çeşididir.
Çökme dolini: Yeraltında buluna mağaralarının tavanlarının incelerek çökmesi sonucu oluşan karstik şekillerdir.
Çakıltaşı: Akarsu çakıllarının çimentoyla birleşmesi sonucu oluşan taştır.
Çizgisel hız: Dairesel hareket yapan Dünya üzerinde bir noktanın birim zamanda eksen üzerinde yaptığı yer değiştirme hızı.
Çözülme: Kayaların fiziksel ya da kimyasal yönden ayrışması.
Döngü: Herhangi bir olayın birden fazla tekrarlanmasa denir.
Deniz Seviyesi: Kara ile denizin birleştiği ve yüksekliğin 0 metre olarak kabul edildiği yer.
Dağ: Yer kabuğunun çıkıntılı çevresine göre yüksek eğimli yamaçlarıyla geniş bir alana yayılan bölümlere denir.
Dalga: Genellikle okyanus deniz gibi alanlarda rüzgâr deprem gibi nedenlerden dolayı oluşan kıvrımlı devinim
Debi: Akarsu akımı
Delta: Akarsuların denize ulaştıkları yerlerde taşıdıkları maddeleri biriktirmesiyle oluşan üçgen biçimli Alüvyal ovalardır
Dolin: Kalkerli arazilerde görülen oval şekilli erime şeklidir.
Dolu: Havadaki su buharının aniden yoğunlaşması şeklinde oluşan çeşitli iriliklerde saydam buz taneleri.
Drenaj: Fazla suyun akıtılması topraktaki su oranının eşitlenmesine denir.
Düden: Kalkerli arazilerde erime sonucu oluşan daire biçimli çukurlara denir.
Dalga aşındırması: Denizde dalganın güçlü olmasından dolayı kıyıyı yıpratması durumuna denir.
Dikit: Mağaralarda tavandan damlayan kireçli suların katılaşmasıyla tabandan yukarıya doğru oluşan kalker birikintisine denir.
Doğal liman: Doğada kendiliğinden oluşan liman tipi.
Doruk: Dağ gibi yüksek yerlerin e n tepesine verilen addır.
Dönenceler: Kuzey ve Güvey Yarım kürede Ekvatordan 23˚ 27 ‘ uzaklıktan geçtiği varsayılan çemberlerdir.
Dere: Genellikle yazın kuruyan akarsuların küçüğüne denir.
Dünya: Güneş sisteminin gezegenlerinden biridir ve Güneş’e uzaklığı bakımından 3. Gezegendir.
Dev kazanı: Şelalenin döküldüğü yerde oluşmuş derin kuyu.
Dış püskürük kayaçlar: Yerin altında ya da buraya yakın yerlerde basınçsız çabucak oluşmuş kayaçlardır.
Doğal kaynak: Oluşumunda insan emeği olmayan işlendiğinde kazanç sağlayan kaynaklar.
Don olayı: Sıcaklığın 0:C nin altında düşmesiyle gerçekleşen olaydır.
Drumlin: Buzul biriktirmesi sonucu oluşan küçük tepelere denir.
Dalmaçya kıyı tipi: Kıyıya paralel uzanmış dağların çukur kısımlarının deniz suları altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir
Deprem: Yer kabuğunun içinde bulunan enerjinin sismik dalgalar şeklinde yeryüzüne atılmasına denir.
Deflasyon: Rüzgârın aşındırıp savurması.
Dere: Çaydan küçük akarsular.
Eğim: İki nokta arasında ki yatay mesafenin yükselti farkına oranı.
Ekosistem: Belli bir alanda yaşayan ve sürekli etkileşim içinde olan canlı topluluğu.
Erozyon: Toprağın dış etmenlere bağlı olarak başka yere taşınması süpürülmesi.
Epirojenez: Karaların toptan alçalması ya da yükselmesi olayına denir.
Ekinoks: Yıl içinde gece ile gündüzün eşit olduğu günlerdir. Bunlar 21 Mart ve 23 Eylül’dür.
Ekvator: Yeryuvarlağının eksenine dik olarak geçtiği ve Dünya’yı iki eşit parçaya böldüğü varsayılan çembere denir.
Endemik bitki: Yaşam alanı belli bir bölgeyle sınırlı nadir bulunan bitkidir.
Enlem: Dünya üzerinde herhangi bir yerinden geçen başlangıç paraleli olan Açısal uzaklığıdır.
Ekliptik: Dünya'nın yörüngesinden geçtiği varsayılan düzleme denir.
Eksen: Dünya’ ya da başka bir gök cisminin merkezinden geçen ve bir uçtan diğer uca uzanan hayali çizgi.
Ekvatoral yağmur iklimi: Her mevsim yağış alan belli yeri kapsayan iklim tipidir.
Ekvatoral yağmur ormanları: Her mevsim yağış sonucu oluşan orman şekline denir.
Elipsoid: Bir elipsin eksenlerinde biri üzerinde 180 derecelik dönüşünden doğan üç boyutlu şekil.
Engebe: Dış ya da iç etmenlerin etkisiyle çukur, yükseklik gibi yeryüzü şekillerine denir.
Erime dolini: Kalker yüzeyler üzerinde, yağış sularının eritmesiyle oluşan karstik şekildir.
Eksen eğikliği: Yörünge düzlemi ve eksen arasındaki açıya denir
Enine kıyı tipi: Dağların denize dik uzandığı yerlerde görülen kıyı tipi.
Ekzosfer: Atmosferin en dış kısmına verilen addır.
Formasyon: Bir jeoloji döneminde oluşmuş topluluğun tamamı.
Fay: Jeolojik zamanlarda yer kabuğunun kırılmasıyla oluşan hat.
Falez: Kıyılarda dalgaların aşındırması ile oluşan dik kıyılar.
Fiyort: Buzulların oluşturdukları dik yamaçlı, derin eski buzulların aşağı kasımlarının deniz altında kalmasıyla oluşan körfez.
Flora: Bitki topluluğu.
Fosil: Kayalar ve toprak içinde geçmişte kalmış canlı kalıntıları.
Fön rüzgârı: Dağ zirvesinden aşağı doğru inen sıcaklığı her 100 metre de 1 derece artıran rüzgâra denir.
Fırtına: Yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâra denir.
Fonolit: Bir çeşit yanardağ kayası.
Fosil yakıtlar: Jeolojik zamanlar boyunca oluşmuş canlı kalıntıları yakıt olarak kullanmak.
Fotosfer: Güneş’te yaydığı ışınların bir bölümünün oluşturduğu dış katmandır.
Fitolojik: Bitkileri inceleyen bilim dalına denir.
Fay kaynağı: Fay hatları boyunca yeryüzüne çıkan kaynaklara denir.
Fauna: Bir ortamda bulunan tüm hayvani canlıların sistematik sınıflandırılması.
Fiyort tipi kıyı: Buzul vadilerinin sular altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir.
Fay atımı: Fayların birbirlerine göre kayma miktarı.
Filat: Kil taşının başkalaşıma uğramış halidir.
Forland: Ön bölge.
Fümeral: Yanardağın tütme safhasına denir.
Gps: Yeryüzü üzerindeki noktamızı kesin olarak belirlemeyi amaçlamış bir uydu sistemine denir.
Göl: Kara içlerindeki çukurlukları dolduran durgun sulara denir.
Gel-git: Ay’ın çekimine bağlı olarak deniz seviyesinin yükselmesi ve alçalması.
Graben: Faylar boyunca çökmüş yer kabuğunun parçası.
Garig: Maki bitki örtüsünün tahrip edilmesi sonucu oluşan çalı bitki örtüsü.
Gayzer: Fışkıran sıcak su kaynağına denir.
Gideğen: Bir gölün fazla sularını boşaltan akarsu, göl ayağı.
Gnays: Granitin yüksek ısı ve basınca maruz kalmasından dolayı oluşan başkalaşım taşıdır.       
Geoid: Dünya’nın kendine has olan görüntüsüne denir.
Geosenklinal: Yeryüzünün kararsız çukurlaşma bölgeleridir.
Göl ayağı: Gölden beslenen akarsu.
Günberi: Dünya’nın Güneş’e en fazla yaklaşıp yörüngede en hızlı olduğu güne denir. Yani 3 Ocak konumuna denir.
Gündönümü: Gece ile Gündüzün en kısa ve en uzun yaşandığı tarihlere denir.
Gök cisimleri: Gökyüzünde buluna güneş, ay, gezegenlere verilen ortak addır.
Gezegen: Güneş’in etrafında dolaşan güneşten aldığı ısı ve ışığı yansıtan gök cismi.
Günlük hareket: Dünya’nın ekseni etrafında tam bir tur yapmasına denir.
Galaksi: Yıldızlar, gaz, toz ve gezegenlerden oluşan büyük boşluk.
Geçit: Dağlar arasında ulaşımın en kolay yapıldığı vadi ya da boyunlara denir.
Günöte: Dünya’nın Güneş’e en uzak olduğu gündür. Yani 4 Temmuz konumuna denir.
Güneş tutulması: Ay’ın Dünya ile Güneş arasına girme durumuna denir.
Geleğen: Göle karışan akarsu.
Genlik: Suların kabarık ve çekik zamanlarındaki su düzeyi farkı.
Gideğen: Gölden çıkan akarsu.
Gölet: Yapay küçük tatlı su gölü.
Harita: Yeryüzünün bütün ya da bir bölümünün belli bir ölçek oranında küçültülmüş kuşbakışı olarak düzlem üzerine aktarılmasına denir.
Harita anahtarı: Hartada kullanılan özel işaretlerin ne anlama geldiğini açıklayan kısma verilen addır.
Horst: Yerkabuğunun kırılarak yer değiştirmesi sonucu yüksekte kalmış kısma denir.
Haliç: Denize ulaşan akarsuların bazılarının ağzında oluşan huni biçimdeki görüntüye denir.
Heyelan: Özellikle eğimli arazilerde toprağın veya taşın aşağıya kayma durumuna denir.
Hidrosfer: Su küre.
Hinterlant: Art bölge denir.
Horizon: Fiziksel ve kimyasal yönden farklı olan toprak katları.
Hamada: Özellikle Büyük Sahra’nın kimi yerlerinde kumlarla değil çıplak kayalıklar ve iri taşlarla ve döküntüleriyle kaplı bir çöl tipi.
Hava durumu: Bir bölgede günlük, kısa süreli atmosfer olaylarına denir.
Havza: Bir akarsuyun bütün kollarıyla birlikte beslendiği alan.
Higrometre: Nemliliği ölçen alete denir.
Hortum: Doğadaki en şiddetli dönerek etkisini gösteren rüzgâr çeşididir.
Humus: Bitki artıklarının toprakta birikmesiyle oluşan organik maddeye verilen isimdir.
Habitat: Canlıların doğal yaşama alanı.
Hamsin: Mısır’dan Akdeniz’e doğru esen sıcak ve kuru rüzgâr.
Hörgüç kaya: Buzul aşındırması sonucu oluşan şekle denir.
Halomorfik toprak: Aşırı buharlaşma sonucunda suyun içindeki tuz ve karbonat gibi maddelerin toprağın yüzeyinde birikmesiyle oluşan topraklardır.
Hidromorfik toprak: Bataklık ve sazlık gibi yerlerde devamlı su altında kalan bir toprak çeşididir.
Heyelan set gölü: Heyelan sonucu bir akarsuyun önünün kapanması şeklinde oluşan göle denir.
Hiposantr: Depremin merkezi.
Hidrografi: Sular bilimi.

Ilıca: Suyu yeraltından sıcak olarak çıkan hamam, kaplıca.
Irmak: Deniz, göl gibi yerlere dökülen akarsulara denir.
Irmak adası: Eğimin azaldığı yerde akarsuyun taşıdığı materyalleri üzerinde biriktirmesiyle oluşan adacıklardır.

İklim: Herhangi bir yerin uzun yıllar boyunca ortalama hana olaylarına denir.
İndirgenmiş sıcaklık: Yeryüzünde sıcaklığın enleme bağlı dağılışını gösteren haritalar çizilirken yükseltinin sıcaklık üzerindeki etkisini ortadan kaldırmak için kullanılan terim.
İzoterm: Aynı sıcaklıktaki yerleri göstermek için birleştirilen eğri.
İzostasi:  Yerkabuğunun kütleleri ve yoğunlukları birbirinden farklı büyük parçaları arasındaki denge durumuna denir.
İyonosfer: Radyo dalgalarını yansıtan molekülleri parçalayarak iyonlar haline getiren katmandır.
İçdeniz: Okyanuslara boğazlarla bağlanmış kara içlerine sokulan deniz.
İğne yapraklı orman: Yapraklı iğne biçimindeki ağaç türlerinde meydana gelen orman.
İmbat: Yazları denizden karaya doğru esen rüzgâr çeşidine verilen addır.
İntrazonal topraklar: A ve C horizonları bulunan oluşumundan yer şekilleri ve ana materyaller etkili olan toprak çeşididir.
İç püskürme: İnstürizyon.
İltiva: Kıvrılma.
Jeoloji: Yerkabuğunun yapısını ve evrelerini inceleyen yer bilimi.
Jeomorfoloji: Yer şekillerinin oluşum, özellik, dağılış ve etkilerini inceleyen bilimdir.
Jeotermi: Yerkürede oluşan ısı olaylarının incelenmesine denir.
Jeoterm basamağı: Yeryüzünden yerin derinliklerine inerken sıcaklığın her 33 metrede bir artmasına denir.
Jeotermal: Sıcak su buharı.
Jeoantiklinal: Derin deniz çanaklarında biriken tortulların sıkışması sonucu deniz veya okyanus üzerine çıkan kısım.
Jeosenklinal: Kalın tortulların biriktiği ve zamanlar kıvrımlı dağların oluşumuna sebep olduğu büyük okyanus çanaklarına denir.
Jips:  Su içeren kalsiyum sülfattır.
Jeodezi: Dünyanın şekli ve ölçüleri ile ilgilenen bilim dalıdır.
Jeolojik zaman: Yer’in oluşundan bugüne kadar geçen süreyle alakalı beş bölümde incelenen devirlere denir.
Jeodezi: Yer ölçme bilgisi.
Jeofizik: Dünya’nın yapısı oluşumu vs. ile ilgilenen birim.
Keşif: Var olduğu bilinmeyen bir şeyi ortaya çıkarma.
Kâşif: Keşif yapan kişiye verilen isimdir.
Kutup noktası: Dünya’nın Kuzey ve Güney uçlarına verilen addır.
Kıta: Denizlerin ortasında çok büyük birer ada gibi duran kara kütlelerine kıta denir.
Karstik şekil: Aşınıma dirençsiz, kolay eriyebilen kayaç türlerine ve ya arazilere karstik şekil denir.
Klimatoloji: Atmosferde veya yeryüzünde meydana gelen iklim hareketlerini inceleyen bilim dalı.
Kartografya: Harita bilimi.
Kaldera: Volkan konilerinin patlaması sonucu oluşan çukurluklara denir.
Kalker: Deniz ve ya okyanus diplerinde kirecin eriyik halde ve taşlaşması sonucu oluşan kireç taşı.
Kar: Havada ince beyaz taneli donarak yağan su buharı.
Karayel: Türkiye’ye kuzeybatıdan esip kışın kar, yazın sağanaklara neden olan rüzgârdır.
Kayaç: Yerkabuğunun ana maddesini oluşturan taş ve kayalara verilen genel isim.
Kaynak: Yeraltı sularının kendi kendine yüzeye çıkması durumuna denir.
Kıta sahanlığı: Kıyı çizgisinden denizin -200 metre derinliğine kadar olan kısma denir.
Körfez: Denizin karaya sokulmuş bölümüne verilen addır.
Kapalı havza: Sularını denize kadar ulaşamayan akarsulara denir.
Kasırga: Etki alanı geniş çok hızlı olan fırtına.
Kırmızı toprak: Demir oksit bakımından zengin olduğu için rengi kırmızı olan Akdeniz iklimine has olan topraklardır.
Kıvrımlı dağlar: Biriken tortulların yandan aldığı basınç nedeniyle kıvrılarak yükselen dağlara denir.
Kıyı: Kara ile suyun buluştuğu sınıra denir.
Kıyı çizgisi: Deniz, göl ve akarsularda, herhangi bir anda suyun kara parçasına değdiği noktaların birleştirilmesinden oluşan çizgiye denir.
Krater: Yanardağın huni şeklindeki ağzı.
Kutup daireleri: Kuzey ve Güney Yarım Küre'de yaklaşık 66° enleminden geçtiği var sayılan çembere verilen ad.
Kümülonimbus: Yoğun kalın ve yaygın yığın bulutlardır.
Kuyruklu yıldız: Güneş çevresinde büyük yuvarlak bir elips kuyruk denilen ışıklı bir uzantısı olan gök cismi.
Kozmik toz: Uzaya serpilmiş, milimetrenin yüzde bini ile on binde biri arasındaki büyüklüklerde küçük parçacıklar.
Kırağı: Havanın soğumasıyla birlikte bitki veya başka maddelerin üzerinde bulunan ince taneli buz parçaları.
Kırç: Soğuk havalarda zeminin aşırı şekilde soğuması ile havadaki su buharının soğuyan zeminler, özellikle elektrik telleri ve direkler, ağaçların dalları üzerine yoğuşarak buz halini alması
Kırgıbayır: Kolay aşınan arazilerin dış etkilere bağlı zamanla girintili çıkıntılı bir görünüme sahip olmasına denir.
Konveksiyonel yağış: Isına havanın yükselerek soğumasıyla oluşan yağış biçimi.
Kumullar: Rüzgârların taşıdığı kumların çökmesiyle oluşur.
Kuyu suları: Yeraltından sondaj yoluyla çıkarılan sulara denir.
Kolüvyal: Alüvyaldan büyük iri taneli maddelere verilen isimdir.
Karna rejim: Farklı şekillerde beslenen akarsuların rejimi.
Karstik kaynak: Kalkerli arazilerde yeryüzüne çıkan kaynaklardır.
Kıyı set gölü: Deniz akıntılarının oluşturduğu kıyı kordonlarının koyların önünü kapatmasıyla oluşan sığ göllerdir
Körfez: Denizin karaya sokulmuş bölümü.
Kahverengi orman toprakları: Koyu renkli olup organik madde bakımından zengin olan verimli topraklardır.
Kalsimorfik topraklar: Kireçtaşı gibi kireçli ana kayanın etkisine bağlı oluşmuş topraklardır.
Kolüvyal topraklar: Aşınma sonucu dağların eteklerine biriken topraklar.
Karla beslenen akarsular:  Kışın kar yağış biçimiyle beslenen akarsuların rejimidir.
Karışık yolla beslenen akarsular: Yağmur, kar vb. yağış biçimleriyle beslenen akarsulara denir.
Krivetz: Romanya’dan Karadeniz’e doğru esen rüzgâra denir.
Kroki: Haritadan daha ayrıntılı daha dar alanı gösteren ölçeksiz çizimlere denir.
Kanyon vadi: Yamaçlardaki farklı aşınma sonucu, basamaklı bir biçimde oluşan vadi tipidir.
Kumtaşı: Kum tanelerinin birleşmesi sonunu oluşan fiziksel bir tortul taştır.
Kaldera adası: Kaldera halkasının su yüzeyine çıkmış volkanik adası.
Kambriyen: Biline en ski kayaçlar.
Kapalı havza: Sularını denize ulaştıramayan havzalara denir.
Kara toprak: Çernezyom.
Karstik bölge: Karstik şekillere yer veren bölge.
Katman: Tabaka.
Katman bilim: Stratigrafi.  Jeolojinin bir dalı.
Katmanlaşma: Tortulların üst üste birikme sonucu oluşan şekil.
Kaynak suyu: Kaynaktan çıkan yeraltı suyu.
Kenar deniz: Okyanuslardan adalarla ayrılan denizlere denir.
Kırgıbayır: Yarı kurak iklimlerde sel yarıklarıyla dolu kötü araziye denir.
Kıta yamacı: Şelf ve deniz platformundan sonra yüksek dağlar ile kıyı ovaları arasındaki en geniş bölümdür.
Kıyı ortamı: Dalgalar ve gel git altında kalan kıyı kuşağı.
Koy: Denizin karaya sokulduğu küçük boyutlardaki girinti.
Krater gölü: Kraterlerin sularla dolmasıyla oluşan göllere denir.
Kratojen: Yerkabuğunun hareketsiz yerleri.
Kuarsit: Başkalaşmış kuars tanelerinden oluşmuş kayaç.

Levha: Magma üzerinde hareket eden parçalara denir.
Levha tektoniği: Levha modellerine göre yer hareketlerinin açıklanması.
Lagün: Denizkulağı da denir. Kıyılardan setle ayrılmış genellikle sığ deniz girintisi.
Lapya: Kalkerli yüzeyin çözünmesiyle oluşan küçük şekiller.
Litosfer:  Taş küre.
Liman: Genellikle gemilerin yük alıp ve indirdikleri dalgalara karşı korunaklı kıyı.
Lav: Volkanda çıkan eriyik halde bulunan malzemelere verilen isimdir.
Lodos: Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde etkili nemli ve sıcak olan sıcaklığı arttıran rüzgârdır.
Lös: Rüzgârın taşıyıp biriktirdiği toprak.
Laterit: Sıcak ve nemli ekvatoral bölge toprağına denir.
Litosoller: Kolüvyal alanlarda ince malzemelerin taşınmasıyla geride kalan taşlı topraklara denir.
Limanlı kıyı: Haliçlerin ağızlarının zamanla kapanarak denizin etkisine korunaklı kıyı haline gelmesi.
Lahar: Yanardağ yamacından akan çamurlu akıntıya denir.
Lejant: Harita özel işaretleri.

Matematik konum: Dünya üzerinde bir nokta veya alanın yerinin belirlenmesi için, o noktanın Ekvator'a olan uzaklığının sayısal değerine denir.
Meteor: Uzay’dan Dünya ‘ya düşen kütle.
Meteoroloji: Atmosferde meydana gelen hava olaylarını inceleyen bilim.
Meteorit: Güneş sistemimizin en küçük cisimlerine denir.
Magma: Ergiyerek sıvı haline gelmiş kızgın ve akıcı manto malzemesi.
Mağara: Kalkerli arazilerde erimiş biçimde bulunan yeraltındaki büyük boşluklar.
Menderes: Eğimin az olduğu arazilerde akarsuyun ‘ S ‘ biçimde aktığı durumdur.
Moren: Buzulların taşıyıp biriktirdiği taşlardır.
Makroklima: Geniş alanlarda görülen büyük iklim tipi.
Maar: Volkanlarda patlama sonucu oluşan çukurluklar.
Maki: Akdeniz Bölgesinin genel bitki örtüsü olan kurakçıl olan çalı topluluğu.
Meltem: Yazın karadan denize doğru esen sıcak mevsim rüzgârı.
Deniz meltemi: Gündüzleri denizden karaya doğru esen yel.
Mercan adası: Su yüzüne kadar çıkan mercanlardan oluşmuş adadır.
Meridyen: Ekvatoru dik olarak kestiği ve iki kutup noktasından geçerek dünyayı çevrelediği varsayılan daire.
Moren set gölü: Buzullar tarafından taşınan materyallerin buzulların eridikleri yerlerde birikerek ardından göl oluşturması.
Mistral: Fransa’nın iç kesimlerinden Akdeniz kıyılarına doğru kışın esen soğuk rüzgârlardır.
Masif: Eski kıvrımlarla oluşmuş arazi. Eski kütle.
Manto: Dünya'nın Litosfer ile çekirdek arasındaki katmandır.
Magmatik: Magma kökenli olduğunu ifade eder.
Mantar kaya: Kurak yerlerde rüzgârın kayaların alt kısmın aşındırması sonucu ortaya çıkan şekle denir.
Med: Gel git.
Memba suyu: Kaynak suyu.
Mesa: Yatay tabakalı sahalardaki yüksek ve geniş düzlük.
Metanojeli: Maden yatakları ilmine denir.
Mostra: Bir tabaka veya formasyonun topoğrafya yüzeyi tarafından kesilen bölümü.

Nem: Havada bulunan su buharı miktarıdır.
Nemli iklim: Yağışların buharlaşmadan çok olduğu iklimlere denir.
Nimbus: Yoğunluğu fazla olduğundan dolayı kara olan yağmur bulutlarına denir.
Normal hava basını: 45° enlemlerinde deniz seviyesinde ve 15°C sıcaklıkta ölçülen basınca normal hava basıncı denir.
Nife: Yer kürenin merkezi kısmında yer alan demir ve nikel karışımı çekirdektir.
Nehir: Akarsuların büyüğüne verilen addır.
Negatif östatik hareketler: Deniz seviyesinin alçalması.
Ortodrom: Yeryüzünde bulunan iki nokta arasında en kısa yoldur. Bu çizgi, kürenin bu iki noktasından bir büyük dairesinin yayıdır. Meridyenlerden her birini değişik açılarla keser.
Orojenez: Dağ oluşumuna verilen addır.
Ova: Engebeliğin çok az olduğu düze yakın yüzey şekli.
Obruk: Karstik kayaçlardaki derin doğal kuyular.
Oğlak dönencesi: Güney Yarım Kürede 23° 27’ enlemlerinin adıdır.
Obruk gölü: Yeraltı nehirlerinin veya aktif mağara tavanlarının çökmesi sonucu oluşmuş kuyu görüntüsü veren derin çukurlukların suyla dolu olması veya zamanla dolması.
Orta enlemler: 30 – 60 derecelik enlemlerdir.
Orta kuşak: 30° ve 65° enlemleri arasında bulunan yere denir.
Ozon tabakası:  Ozon tabakası güneşten yeryüzüne ulaşan zararlı morötesi ışınlara karşı yerküreyi koruyan bir tabakadır
Orman alt florası: Orman örtüsü altında ışıksız ortamda yetişen çoğunlukla ot ve sarmaşık türlerinin oluşturduğu bitki topluluğudur.
Orografik yağışlar: Nemli havanın bir dağ yamacına çarparak yükselmesi sonucu oluşan yağış tipi.
Orman: Ağaçlarla kaplı her türlü canlıya barınak ve geçim sağlayan örtülü alana denir.
Orman sınırı: Düşük sıcaklık veya yağış azlığı nedeniyle ormanın sona erdiği sınır.
Obsidiyen: Volkan camı.
Ojit: Yanardağ kütlelerinde bulunan bazaltların temelini oluşturan mineral madde.
Oksidasyon: Bir cismin havadaki oksijenle buluşması.
Orman sınırı: Orman örtülerinin kutuplara doğru ve yükseltiye yayıldığı en son sınırlar.

Ölçek: Yeryüzündeki gerçek uzunlukların haritaya geçirilirken küçültüldükleri oran.
Özel konum: Dünya’da herhangi bir yerin çevresine göre yerinin özelliklerinin bahsedildiği duruma denir.
Ökümen: Karaların yerleşmiş ve yerleşebilir yerleri.
Önbölge: Dağ oluşumum yönelmiş olduğu alçak olan bölge.
Ötrofikasyon: Fazla miktarda organik madde içeren bitkilerin aşırı şekilde büyümesi.
Pangea: Dünya’nın kıtalarının yıllar önce ayrılmamış bir bütün haline denir.
Plato: Akarsu vadileriyle derince yarılmış düz ve geniş düzlüklerdir.
Peribacası: Volkanik arazilerde yaygın olarak görülen tüflerin dış kuvvetlerce aşınma sonucu oluşan özel yeryüzü şekline denir.
Polye: Karstik arazilerde erime sonucu oluşan düzlük ova.
Peneplen: Akarsu aşınımının etkisiyle oluşmuş az engebeli düzleşmiş şekle denir.
Perihel: Günberi olayının diğer adıdır.
Poyraz: Türkiye’nin hemen her yerinde esen rüzgârlardır. Farklı iklimlerde farklı etkileri vardır.
Püskürme: Herhangi bir yanardağın püskürmesi olayına denir.
Püskürük kayaçlar: Dünya’nın iç kısmında aşırı sıcaktan dolayı erimiş halde bulunan magmanın yeryüzüne yakın yerlerde soğuyup katılaşmasıyla oluşan kayaçlardır.
Psödomaki: Yalancı maki. Ormanların tahrip edilmesiyle oluşan orman kalıntıları.
Podzol toprak: İğne yapraklı ormanlarla kaplı, soğuk, nemli bölgelerin karakteristik toprağıdır.
Paleontoloji: fosilbilim.
Pediment: Dağların eteklerinde aşınma ile oluşmuş etek düzlüğü.
Pedoloji: Toprak bilimi.
Periglasyal: Buzullarla örtülü alan.
Permability: Geçirgenlik.
Pleistosen: Dördüncü çağın birinci dönemi.
Plütonik kayaçlar: Derinlerde oluşmuş magmatik kayaçlar.
Ponor:  Su yutan.
Piroklastik: Volkanik bacadan patlama ile püskürtülmüş olan volkanik materyaller.

Rüzgâr: Hava kütlelerinin yatay yöndeki hareketlerine rüzgâr denir.
Rüzgâr aşındırması: Genellikle çöllere özel bir görünüm veren kayalar veya başka maddelerde de etkisini gösteren durum.
Regrasyon: Epirojenik hareketlere bağlı olarak denizin çekilmesi. Deniz gerilemesi.
Rüzgâr erozyonu: Bitki örtüsünün cılız olduğu yerlerde toprağın rüzgârla koparılıp taşınmasına denir.
Regosoller: Kum boyutundaki volkanik malzeme ve akarsuların biriktirdiği kumlu yapılar üzerindeki topraklardır
Rialı kıyı: Vadilerin aşağı kısımlarının sular altında kalmasıyla oluşan kıyı tipine denir.
Rakım: Bir noktanın deniz seviyesine göre yükseltisi.
Rezerv: Yeraltında bulunan madenlerin kullanılabilir potansiyeli.
Reg: Çöllerde ince materyalin rüzgârlar tarafından taşınması ve onların yerine kalan iri taneli yapı.
Regolit: Taşların parçalanmalı ile ortaya çıkan topraktan farklı içinde değişik materyallerin bulunduğu ham toprak.
Rejim: Bir akarsuyun debisinin zamana göre gösterdiği değişiklik.
Relief haritası: Yeryüzü biçimlerinin kabartılarını ve çukurluklarını ilk bakışta gösterecek şekilde çizilmesi
Rendzina Humuslu karbonatlı toprak.
Resif: Mercanlar.
Rippelmark: Kum dalgaları.
Sıcaklık: Bir araçla ya da cihazla ölçülen ısı derecesi.
Sismik hareket: Yerkabuğundaki plakalar birbirlerine karşı uyguladıkları yer sarsıntılarına verilen addır.
Sarkıt: Mağaralar içinde tavandan aşağı doğru büyüyerek sarkan taşlar.
Seki: Akarsuların çoğunun yanlarında basamak şeklinde olan aşınma veya biriktirme şekli.
Savan: Tropikal yağmur ormanları ile kuru çöller arasındaki geçiş bölgesinde yer alan geniş çayırlara denir.
Sel: Dağların dik yamaçlarından inen ya da eğimli alandan aşağı doğru inen çok fazla ve düşercesine olan ve zarar veren akarsu.
Senklinal: Tabakaların tekne biçimindeki kıvrılma şekli.
Sial: Yer kabuğunun dış örtüsüne verilen addır. Silisyum magnezyumdan oluşmaktadır.
Sima: Yer kabuğunun üst örtüsü olan sial’in altındaki kattır.
Sis: Havadaki su buharının yeryüzünde yoğunlaşması sonucu oluşan hava olayıdır.
Step:  Bozkır.
Sedimantasyon: Tortulanma – birikme.
Solstis: Gündönümü.
Sırt: İki akarsu vadisini birbirinden ayıran ve birbirine ters yönde eğimli yüzeyleri birleştiren yeryüzü şeklidir.
Sismograf: Yerkabuğundaki sismik olayları ölçen alete denir.
Sürekli rüzgârlar: Sürekli basınç kuşakları arasında yıl boyunca yön değiştirmeden esen rüzgârlardır.
Stratosfer: Troposferin üstündeki atmosfer katmandır.
Sirokko: İtalya ve İspanya'ya doğru güneyden esen sıcak bir rüzgâr.
Sander: İç buzulların ya da dağ buzullarının  dışında kumlarla örtülü geniş düzlüklere verilen ad .
Sediment: Akarsu, buz, rüzgâr tarafından depolanan ince materyal parçaları.
Sekbaba: Çöllerde ve yarı kurak iklimlerde kısa bir süre için oluşan sığ ve tuzlu göl.
Set gölü: Önü herhangi bir maddeyle kapanmış çanak biçiminde oluşan göle denir.
Sileks: Çakmaktaşı.
Sipolen: Sadece kalsit kristallerden oluşmuş doğal bir çimento ile birleşip sertleşmiş kayaç.
Sirk buzulu: Dağların tepelerinde yüksek yamaçlarda oluşmaya başlamış buzul şekli.
Sirk gölü: Buzul aşındırması ile oluşmuş çanaklarda biriken suyun oluşturduğu göl.,
Soliflüksiyon: Toprak akması.
Su hortumu: Tropikal bölgelerde ve ya Muson Asya’sı denizlerinde görülen hortum şekli.
Su taşır: Yeraltı suyunu taşıyan geçirimli tabaka.
Şerir: Çöllerde rüzgârların ince taneli kumları taşıması sonucu geriye kalan iri taneli alanlara verilen isimdir.
Şelf: Denizlerin 200 m’ ye kadar olan sığ yerleri. Kıta sahanlığı.
Şist: Yüksek ısı ne basınca maruz kalmış kil taşına denir.
Şimşek: Elektrik yüklü bir bulutun diğer bulut arasındaki elektrik boşalmasına denir.
Sirk: Buzul aşınımı sonucu oluşan önü açık çanak.
Sirk gölü: Buzul aşındırması ile oluşmuş çanaklarda suların birikmesi ile oluşan göl.
Şemosfer: Atmosferin stratosfer ile İyonosfer arasındaki katmanıdır.
Şaryaj örtüsü: Bir kütle üzerine sürünerek gelmiş olan kütle
Şaryaj: Bindirme.
Tsunami: Okyanuslarda deprem dalgasının etkisiyle boyu çok yükseklere çıkan dalgalar.
Topoğrafya: Yer şekli.
Tektonik: Yerkabuğunun türlü yapıları ile buna neden olan olayları açıklayan bilim kolu.
Tektonik göl: Yerkabuğunun tektonik hareketi sırasında oluşan çanaklı göl.
Traverten: Kalsiyum bikarbonatlı yer altı sularının mağara boşluklarında veya yüzeyde içlerindeki kalsiyum karbonatın çökmesiyle oluşan tortul taş.
Tüf: Volkanizma sırasında çıkan maddeler.
Taş küre: Litosfer.
Tayga: Sibirya’da iğne yapraklı ağaçlardan oluşan ormanlar.
Tortulanma: Çökelme olayına denir.
Tortul kayalar: Tortulların yani küçük kaya taş veya mineral parçacıklarının birikip çökelmesi ve sıkışmasıyla oluşan kaya çeşididir.
Tropikal iklim: Tropikal iklim 10°  20° Kuzey ve Güney enlemleri arasında ve 0°  10° enlemlerinde görülen iklimdir.
Tundra: Düşük sıcaklığa ve kuraklığa uyum sağlamış olan kısa boylu çalı otsu bitkilerdir.
Tortul: Çökelti.
Transgresyon: İklim değişiklikleri ya da tektonik hareketler nedeniyle denizin karalara doğru ilerlemesine denir. Deniz ilerlemesi.
Terrarossa: Kırmızımsı topraklardır. Akdeniz ikliminin görüldüğü yerlerde görülür.
Termal kaynaklar: Sıcak su kaynaklarıdır. Fay hatlarının üzerlerinde görülür.
Troposfer: Atmosferin yeryüzüne temas eden alt bölümüdür.
Tabaka kaynağı: Geçirimli tabakaların yüzeyle buluştuğu noktadan suların yüzeye çıkmasıdır.
Taban seviyesi ovası: Akarsuların taban seviyesine ulaştığı yerlerde eğimin azalması nedeniyle içindeki maddeleri biriktirmesi sonucu oluşan ovalardır.
Takke buzulu: Dağların zirvelerindeki kalıcı kar, buz.
Talveg: Akarsu yatağının en derin yerlerini birleştiren çizgi.
Taş: Kayaç.
Tefra: Volkanik malzemeler için kullanılan genel bir terimdir.
Tjale:  Donmuş yeraltı.
Tombolo: Kıyı oku ile açıktaki bir adanın karaya bağlanması ile oluşan şekil.
Tortulbilim: Sedimentoloji.
Traverten: Kireç taşının suda çözüldükten sonra tekrar çökelmesi ile oluşan çeşitli şekiller.
Turba: Bataklılarda veya başka yerde bulunan kısmen ayrışmış yakıt.
Tüfit: Yanardağ püskürmesi kırıntıları tüf ve taş kırıntıları karışımı malzeme .

Uvala: Genişleyip derinleşen dolinlerin birleşmesiyle oluşan ama dolinlerden daha büyük çukurluklardır.
Uc: Ekstrem.
Ulu deniz: Okyanus.
Uved: Çöllerde nadiren bulunan veya mevsimlik olarak su bulunan kuru vadiler.
Uzay: Bütün gök cicimlerini içinde barındıran sonsuz boşluk.
Vadi: Akarsuyun içine aktığı sürekli inişe sahip olan uzun çukurluklar.
Volkan:  Yer’in içindeki kızgın erimiş ve katı maddelerin yeryüzüne çıktığı yer.
Vadi rüzgârı: Vadi boyunca esen rüzgâra denir.
Vadi tabanı: Akarsuyun içine yerleştiği vadinin en alçak kesimindeki düzlüklere denir.
Volkan bacası: Magmanın yüzeye ulaşıncaya kadar izlediği yola denir.
Volkan bombası: Bacadan atılan lavların havada dönerek soğumasıyla oluşur.
Volkanizma: Magmanın patlama ve püskürme şeklinde yüzeye çıkmasına denir.
Vertisol: Dönen topraklardır.
Volkan konisi: Lav kül volkan bombası gibi volkanik maddelerin üst üste yığılması ile oluşan koni biçimindeki yükseltiye denir.
Volkanik göl: Volkanik patlamalar ile oluşan çanaklardaki göllerdir.
Vadi buzulu: Sürekli beslenen sirkten taşan ve vadi boyunca hareket eden buzul türüdür.
Vaha: Yağışın az olup yer altı suyuyla yapılan tarım faaliyet türüne denir.
Voklüz: Kalkerli tabakaların arasındaki boşlukları doldurmuş olan yeraltı sularının yüzeye çaktığı kaynaktır.
Volkan camı: Lavın kızgın ve akışkan durumunun aniden soğuyarak oluşan doğal cama denir.
Volkanonoloji: Yanardağ bilimi.
Yer şekilleri: Dünya’nın yüzeyinde her türlü etkiyle oluşmuş şekillere denir.
Yanardağ: Magmanın yeryüzüne ulaştığı dağa verilen ad.
Yükselti: Herhangi bir yerin denize olan konumu.
Yer küre: Üstünde yaşadığımız alana verilen genel isim.
Yağış: Havadaki nemin doyma noktasına ulaşıp buz parçaları veya su damlacıkları şeklinde yoğunlaşmasına denir.
Yalıyar: Dalga aşındırması sonucu oluşan sarp kıyılar. Falez.
Yatak: Akarsuların meydana getirdiği suların aktığı yola denilmekte birlikte değişkenliğe sahiptir.
Yengeç dönencesi: Kuzey Yarım Kürede 23° 27’ enlemlerinin adıdır.
Yer kabuğu: Yer yuvarlağını çepçevre kuşatan taştan bir küre.
Yağmur: bulutlardaki su damlacıklarını yüzeye düşmesine verilen addır.
Yel: Havanın bir yerden başka yere kayması.
Yerel saat: Herhangi bir yerde güneşin en tepede görüldüğü ya da gölge boyunun gün içerisinde en kısa olduğu an 12.00 olarak kabul edildiği saat.
Yıldırım: Elektrikle dolu bir bulutun nesnelere arasındaki boşalmaya verilen addır.
Yörünge: Bir gökcisminin başka bir gök cisminin çevresinde dolanırken izlediği yol.
Yıllık hareket: Dünya’nın Güneş çevresindeki 365 gün 6 saatte tamamladığı yola denir.
Yarım küre: Ekvatorun kuzey ve güneyindeki yarım kürelere denir. Kuzey ve Güney adlarını alırlar.
Yeraltı suları: Yeraltında bulunan sulara denir.
Yağmurla beslenen akarsular: Yağmur yoluyla beslenen akarsular.
Yamaç kaynakları: Yeraltına sızan suların bulunduğu tabakanın bir vadi tarafından kesilmesi ile oluşan kaynaktır.
Yenidünya: İçerisine Kuzey. Orta, Güney Amerika'yı katan karalar topluluğuna denir.
Yalama yazı: Yontuk düze verilen isimdir.
Yanardağ ağzı: Yanardağların patlamadan sonra püskürmeden veya başka bir nedenden dolayı huni biçiminde oluşmuş çanaklar.
Yanardağ kayaçları: Püskürük kayaçlara verilen genel isimdir. Volkanik kökenlidir.
Yanardağ külü: Patlama esnasında veya sonrasında yanardağdan çıkan küllere denir.
Yar: Dimdik kayaçlara denir.
Yardang: Genellikle ‘ U ‘ profilli ince ve uzun olan yarıklar ve aralarındaki keskin sırtcıklar.
Yarma vadi: Akarsuların derine aşındırma sonucu oluşan şekildir.
Yaz saati: İlkbahar ve Yaz mevsimlerinde uzun gündüzlerle birlikte gün ışığından daha fazla faydalanmak için kullanılan saat birimine denir.
Yerbilim: Jeoloji.
Yer: Yerküre, Dünya.
Yerçekimi: İki cismin birbirlerini aralarındaki uzaklığın karesi ile ters orantılı ve her ikisinin kütleleri çarpımıyla da doğru orantılı olarak çekmelerine denir.
Yerel: Herhangi bir yere özgü.
Yerel saat: Dünya üzerindeki herhangi bir yerin saat 12.00 konumundaki saate o saatin yerel saati denir.
 Yerli kaya: Yüzeyde belli bir kısmı gözüken sağlam kaya veya bulunduğu yerde oluşmuş kayaç.
Yeryüzü: Yerkabuğunun yüzeyine verilen isimdir.
Yontukdüz: Denize kadar alçalmış veya düzleşmiş şekillerin yerkabuğunun yaylanmaları ile ilgili olarak yeniden kabarık duruma gelmesiyle meydana gelen dağlar.
Yumrular: Düzensiz toparlak taşlar.
Zoocoğrafya: Hayvan dağılışını inceleyen bilim dalı.
Zonal topraklar: Ülkemizde hafif eğimli sahalarda iklim ve bitki örtüsünün ortak etkileri altında gelişmiş topraklardır.
Zelzele: Yer sarsıntısına denir.
Zımpara taşı: Çok sert alüminyum kristallerden oluşan parlatıcı veya aşındırıcı bir taştır.
Zeolit: Boşlukları kalker ve alkalen silikatlarla dolmuş bazı cins volkanik kayaçtır.
Zemin:  Yeryüzünün yüzeyine verilen addır.
Zemin hareketi: Zeminin doğal ya da beşeri bir nedenden dolayı yerinden oynayıp yer değiştirmesidir.